İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’le operadan konuştuk geçen akşam. O bana yeni bir operadan söz etti, ben de büyük, ünlü, tanınmış opera kurumlarının dinleyici/seyirci çekmek için yaptıklarını anlattım.
Paris’teki Theatre du Chatelet’de librettosunu Muriel Teodori’nin yazdığı, Steve Nieve’in bestelediği Welcome to the Voice operasında, Sting ve Elvis Costello rol almışlar. Sanatçılara 20-25 Kasım arasındaki temsillerde Ensemble Orchester de Paris eşlik etmiş.
Geçen yıl CD kaydında Barbara Bonney de söylemiş.
Buna operanın hafiflemesi olarak mı bakalım?
Besteci yapıtını, rock ile operanın fusion’u olarak nitelendiriyor.
Günümüzde değerlendirme ölçütleri çok değişik.
OPERAYA HERKES GİDEBİLİR PAHALI BİR SANAT DEĞİLDİR
ÜNLÜ opera kurumları bir zihniyet değişikliğini anlatabilmek için çırpınıyorlar. Operanın ulaşılmaz, zenginlere özgü, pahalı bir tür sanılmasının yanlışlığını ispatlamaya çalışıyorlar.
Time’da (24 Kasım 2008) okuduğum Herkes İçin Aryalar başlıklı yazı bu anlayışı değiştirmek için yayınlanmış.
Frankfurt Operası, biraz arkada oturmaktan rahatsız olmayanlar için ücretin 13 dolara kadar ineceğini ilan ediyor.
Küçük çocuklar için ücret alınmıyor.
Neleri seyredebilirsiniz bu paraya?
Tanınmış bestecilerin ve şeflerin listesini de vermişler.
İtalya’da Scala’ya gelecek opera severler, bir saat önceki iade biletleri en ucuza alabilirler. Üçüncü balkonda, parodide 7 dolara operaları izleyebilirler.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin fiyatlarına bakalım.
Ön sıralar 20 YTL, arkalar 16 YTL, localar 6 YTL.
* * *
ÖNYARGIYLA sanata, sanatın bazı türlerine yaklaşmayalım. Çünkü gerçekten bir ülkenin sanata gereksinimi vardır. Üç büyük opera da bunu biliyor ve seyirci çekmek için çalışmalar yapıyor.
Yazımınbaşlığının tepkiler alacağını biliyorum. Kriz zamanında herkes ekmek parası peşindeyken sen operayı düşünüyorsun, diyecekler.
İnsanoğlunun en zor zamanında bile sadece belli bir konuyu düşündüğünü sanmıyorum, elbette ona odaklanır ama yaşamın başka rüzgárlarından da etkilenir.