Paylaş
Oktay Akbal’ın (1923 – 2015) ‘Önce Ekmekler Bozuldu’ öyküsü, İkinci Dünya Savaşı’nın tek cümlede edebiyata getirilişidir.
Oktay Akbal, roman, öykü, deneme, köşe yazısı alanında ürünler verdi.
‘Suçumuz İnsan Olmak’ kitabı Erdoğan Tokatlı tarafından 1986’da sinemaya aktarıldı.
Birçok edebiyat ödülü kazandı.
Muğla Belediyesi, son yıllarını Akyaka’da geçiren Oktay Akbal adına bir ödül düzenledi.
28 Ağustos’ta verilecek ödülün programı Akbal’ın mezarının ziyaretiyle başlayacak.
Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde yapılacak ödül töreninde Muğla Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, bu yıl ödülü kazanan Adil İzci, Oktay Akbal’ın eşi Ayla Akbal ve Hikmet Altınkaynak birer konuşma yapacak.
Ödül töreninden sonra Lozan Karikatürleri Sergisi gezilip Quartet Orkestrası eşliğinde Oktay Akbal Fotoğraf Video Gösterimi gerçekleştirilecek.
Bu yıl ödül Adil İzci’nin ‘Canım Ada’ adlı kitabına verildi.
Seçiciler kurulu aşağıdaki adlardan oluşuyordu:
Zeynep Oral
Ayşe Sarısayın
Ruken Kızıler
Hikmet Altınkaynak
Aykut Küçükkaya
Doğan Hızlan
Ödül gerekçesi: “Heybeliada’daki doğal yaşamı ve adalılara ilişkin gözlem ve izlenimlerini, geçmişle de bağlantı kurarak öyküleştirmekteki ustalığı, dile getirdiği özen, yalın ve içtenlikli anlatımı nedeniyle ödüle değer görülmüştür.”
Adil İzci bugün adına verilen ödülü aldığı Oktay Akbal’la nasıl tanıştıklarını şöyle anlatıyor:
“Henüz Niğde Lisesi’nde öğrenciydim. 1970, 1971 yıllarından biri olmalı, Cumhuriyet’te “Sait Faik Hikâye Armağanı” ile ilgili bir haber okudum. Haberde, Oktay Akbal’ın, Vedat Günyol’un ve Rauf Mutluay’ın birer de fotoğrafı vardı. Hemen kestim o fotoğrafları, edebiyat günlüğüme aldım. Belleğimdeki ilk Oktay Akbal fotoğrafı odur. Öyle sanıyorum ki Cumhuriyet’teki ‘Evet/Hayır’ sütunundaki yazıları, Varlık dergisindeki öykü ve günlükleri, ola ki gezi yazıları ile ilk okurluğum da o yıllardadır.
1980’de İstanbul’a gittim; Robert Kolej’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni oldum. Bu okulda 1983’te bir sanat-edebiyat dergisi kurdum. Derginin her yeni sayısından Babıâli’ye de götürüyordum. Elbette öncelikle Cumhuriyet’e... Akbal ile ilk kez yüz yüze gelmem de asma kattaki odasındadır. Büyük bir masası vardı. Dergiyi sunarken biraz biraz sohbet ederdik. Bir gün de dergide düzenleyeceğimiz Sait Faik bölümüne yazı istedim. Kendisi yazdığı gibi Sait Faik’in en yakın dostlarından Agop Arad ve Sabahattin Kudret Aksal’dan da yazı istememi önerdi, yanı sıra bağlantı kurmamı sağladı. O yıllardan ölümüne kadar da -ne mutlu bana ki- ilgisini, sevgisini eksik etmedi.”
Ödüllerin bir yazarın yeniden okunmasını sağlayacağına inanıyorum. Oktay Akbal’ı yeniden okuyacağız.
Elbet Akbal’la yapılmış bir nehir söyleşinin eksikliğini de duyuyorum.
DERGİLER ARASINDA
‘KİTAP-LIK’
BU sayıda bir dosya var:
‘Marcel Proust 150 Yaşında’
Hazırlayan: Mehmet Rifat
Marcel Proust’un Alımlanması:
“Aslında her okur, okuduğu esnada kendi kendinin okurudur. Yazarın eseri, okura sunduğu bir görme aygıtına benzer, okurun o kitap olması kendinde belki fark edemeyeceği şeyleri görmesini sağlar.”
Mehmet Rifat ve Jean Montenot’nun yazıları.
Jean-Yves Tadié ile söyleşi.
Proust’un mektuplarından Kayıp
Zamanın İzindeki yazarlar.
YKY’de Proust yayınları.
Ümit Yıldırım’ın söyleşisi:
Gültekin Emre’yle
‘Sürgülü Kapı’ üstüne.
(Temmuz – Ağustos 2021)
NOTOS
DERGİ her yıl bir sayısını bir yazar editöre teslim ediyor ve onun editörlüğünü koşulsuz kabul ediyor. Notos’un bu yılki konuk editörü “Hayalet Gemi” dergisinin mutfağında yer almış olan romancı, öykücü, akademisyen Murat Gülsoy.
Konu başlığını ‘Sınırlar Geçişler Dönüşümler’ olarak belirleyen Murat Gülsoy, sunuş yazasında şöyle diyor:
“Edebiyatın ve sanatın en önemli işlevi özgürlüğümüzün sınırlarını genişletmektir.
Yazar kendi bedeni ve yaşamı üzerinde deneyler yaparken okurlar da bu deneylere tanık olmanın dönüştürücü gücüne sahip olurlar. Amaç daha özgür, daha eşitlikçi, daha iyi bir dünyada yaşamaktır.”
Dosyada Murat Gülsoy, Jale Parla, Enis Batur, Sema Kaygusuz, Deniz Aktan, Mehmet Fatih Uslu ve Fatih Altuğ’un yazıları var.
(Temmuz – Ağustos 2021)
Paylaş