NEDİM GÜRSEL, Öğleden Sonra Aşk adlı öyküler toplamında, sizi aşkın hallerine çağırıyor.
Hiç kuşkusuz şehvetin de...
Öğleden Sonra Aşk deyince Billy Wilder'ın aynı adlı ünlü filmini ve Audrey Hepburn'ü anımsadım.
Öğleden sonralarını çok severim, aşk için uygun bir zamandır. Hele odaya sonbahar güneşi vurursa...
Nedim Gürsel, Ege'nin, Akdeniz'in insanı áşık eden, insana cinselliğini farkettiren ortamına çekiyor ilk öyküsünde.
Aşk bir rastlantı mıdır, ölümsüz aşklar kitaplarda mı kalmıştır? Bu soruları aklınıza getiriyor yazar ama gönül savrukluğu içinde bunların peşine düşmüyor.
Onun aşklarında hep çağrışımlar yer alıyor. Yaşadığı yerle geçmiş arasında ilişki kurmalar, öykülere bir başka zenginlik kazandırıyor.
Gürsel'in öykülerinde beğendiğim yön, aşkı sadece iki kişinin dar çerçevesinde yazmamış olması. Mekán tasvirleri okurları adeta bu aşk satırlarına hazırlıyor.
Öğleden Sonra Aşk öyküsünden bir bölüm, dediğimi destekliyor:
‘‘Dövüşür gibi seviştiğimiz öğleden sonraların anısı sürüyor hálá. Sıcak bir yazdı. Denize sırtını dönmüş, inişli çıkışlı sokaklarını, birbirini dikey kesen geniş, asfalt caddelerini karaya, engebeli arazide yayılan çıplak tepelere doğru çevirmiş o beyaz kentin tüm yazları gibi.
......
Biz içerde, loş odanın serinliğindeydik. Tepemizde dönüp duran vantilatör hava dolaşımını sağlıyor, sevişmekten yorgun düşen gövdelerimize hoş bir dinginlik veriyordu.’’
Aşkın, ölümün rengi var mı? Yazar bunu bir Homeros göndermesiyle iletiyor:
‘‘Nefeli'ninkileri bilmem ama, benim düşlerim de maviydi. Homeros'un İlyada'da Mavi ölüm gözlerini yavaşça kapattı dediğini anımsıyorum bir savaşçıdan söz ederken. Troya'da ölüme yakışan mavi, denizin öbür ucunda değişmiş, aşkın yeni adı olup çıkmıştı.’’
Çocuklukla gençlik arasındaki o bölge daima yazarın bilinçaltında bir aşk yumağı biçiminde duruyor.
Aşk üzerine ama içinde bir çok başka ögeleri de barındıran öyküler.
Yaşanan aşkın siyasi ortamdan etkilenbileceğine, zıt kutuplarda duran kişiler arasında da yaşanabileceğine örnek kitaba adını veren hikaye. 1974 Kıbrıs Çıkarması sırasında Yunanlı sevgili Nefeli ile yaşanan aşk gibi. ‘‘Dövüşür gibi seviştiğimiz’’ diye başlayan cümleden daha iyi ne anlatabilir bu durumu?
Kitapta benim sevdiklerim, Öğleden Sonra Aşk, Sorrentoya Geri Dön, Gizli Aşk.