Paylaş
Bana her zaman yeni bir kitabının müjdesini verir ya da Ankara’da görmem gereken yerleri söyler. Bu kez de bana mutlaka Hamamönü ile eski Ulucanlar Cezaevi’ni görmemi tavsiye etti.
Önce Hamamönü’nü gezdim. Restorasyon çalışmaları nedeniyle, buraya dünya turizminin Oscar’ı sayılan Altın Elma 2012 ödülü verildi. Ödülü, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Brüksel’de aldı.
Hamamönü adını Karacabey Hamamı’ndan alıyor.
Başkan, restorasyon çalışmalarına başlamalarının gerekçesini özetliyor: “Dünyada şehirlerin en değerli yerleri ‘old city’ denilen, tarihi dokunun yaşatıldığı mekânlardır. Dünyada birçok başkente milyonlarca turist gelirken Ankara bu konuda yıllardır eksik kalmış.”
Eski hali ile yeni halinin fotoğraflarını karşılaştırdığınızda, buraya verilen emeğin, çabanın değerini daha iyi anlıyorsunuz.
Restorasyonlar sayesinde eski tarihi binaların kullanılır, yaşar duruma getirilmesinden yanayım. Onardıktan sonra buraya insanı getirmezseniz, bir süre sonra eskir ve hayatiyetini kaybeder. Burada tarihi binaların, camilerin yanı sıra, evler de kafe, lokanta olarak ziyaretçilerin oturabileceği yerlere dönüşmüş, işlev kazanmış.
Hiç kuşkusuz, buralar Türk edebiyatının, düşünce yaşamının önemli adlarına gösterilen saygıyı da simgeliyor.
* * *
MEHMET ÂKİF ERSOY KÜLTÜR PARKI, 22.000 metrelik alanı kapsıyor. Şairin İstiklal Marşı’nı da Taceddin Dergâhı’nı da içinde barındırıyor.
Meydan yoksunluğumuz, meydanlara sevgimizi arttırıyor. Hamamönü Meydanı da bu ihtiyaç doğrultusunda çok gezilen bir yer. Türkiye’nin ilk edebiyat müzesi de burada açıldı. Yazmaya gerek var mı? Benim en çok sevdiğim yer Sanat Sokağı oldu. Sokak Altındağ Belediyesi ile Hacettepe Üniversitesi arasında imzalanan protokolle gerçekleştirilmiş.
Geleneksel Ankara evlerinin yer aldığı bu sokakta, sanatın çeşitli alanları, sanatçıların yaratıcı çalışmalarıyla ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Resimden keçe sanatına, hat sanatına kadar geniş bir skalayı kaplayan sanat sokağı, Hamamönü’nde mutlaka gezilmesi gereken bir sokak. Belediye buralardan para almıyor, sadece, elektrik, su gibi giderleri sanatçılar ödüyor.
Sanat Sokağı’nda el sanatları da yaşatılıyor.
Neler var sorusunun yanıtını, çalışmaları sayarak verelim: Ebru, hat, cam vitray, seramik, kukla, deri, keçe, duvar boyamacılığı, gümüş, takı.
Tarihi konakların da eski Ankara evlerinin özelliklerini taşıması açısından görülmesi gerekiyor.
Önemli konaklar, yapılar, camiler hangileri: Kâmil Paşa Konağı, Kabakçı Konağı, Beynamlızade Konağı, Tacettin Sultan Camisi ve Dergâhı, Hacı Musa (Seyfeddin Camisi), Sarıkadı (Mimarzade) Camisi, Karacabey Camisi, Hacı İlyas Camisi, Mehmet Çelebi Camisi, Hacettepe Camisi, Hacı Seyit Camisi.
Yabancılar Ankara’ya geldiklerinde, mutlaka burayı görmeliler.
Sanırım Ankara’nın tarihini öğrenmelerinin yanı sıra burada çaylarını, kahvelerini içerek güzel de vakit geçirecekler. Ben öyle yaptım, yemek yedim, kahvemi içtim, şehrin keyfini sürdüm...
Ankara’ya yolunuz düştüğünde mutlaka Hamamönü’nü gezin.
* * *
BELEDİYELERİN, şehrin karakteristiğini temsil eden semtleri, bölgeleri mutlaka onarmaları gerekir. Belediyelerin gündelik işleri beni ilgilendirmiyor. Bu tür çalışmaları bekliyorum onlardan.
Paylaş