Paylaş
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri’ni kazananları kutluyorum. Daha önce o ödülü alan biri olarak, ödülün önemini, değerini bilirim.
Ödül töreninde beni en sevindiren bölüm Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır Apartmanı’nın bir dairesinin Mehmet Âkif Ersoy Müzesi’ne tahsis edildiğini açıklamasıydı.
Gerçekten de ben, edebiyat, düşünce, bilim insanlarının anılarını yaşatmak, onları genç kuşaklara tanıtmak için evlerinin müzeye dönüştürülmesi gerektiğini sık sık yazılarımda tekrar ettim.
Bu açıklamanın ardından Beşir Ayvazoğlu’nun 1924-Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi kitabını hatırladım.
Mısır Apartmanı’nda mevsim çiçekleriyle bezenmiş bir yemek masası etrafında bakın kimler oturuyor?
Abdülhak Hâmit, Mehmet Âkif, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin, Sami Paşazade Sezai, Mithat Cemal Kuntay. Fotoğrafın içinde Faruk Nafiz Çamlıbel, Abbas Halim Paşa, Fuat Şemsi İnan var.
Yanlış hatırlamıyorsam o dairenin sahibi Abbas Halim Paşa.
Yeni ilan edilen Cumhuriyet’in doğrultusunda, davetin sebebi, nerede ve niçin verildiği, birbiriyle ilişkileri kitapta anlatılıyor.
Mehmet Âkif Ersoy’un eserleri, hakkında yazılanlar bu müzede yer almalı. Bu amaçla açılan müzelerden, bir hayatı öğrenmek mümkün olmalı. Belgeler toplanmalı.
Cumhurbaşkanı’nın, ‘kültürel iktidar’ kavramı gerçekçi bir tanımdır. Artık ülkeler birbirlerini sanatçılarıyla, edebiyat ve bilim alanındaki çalışmalarıyla tanıyorlar.
Gerçekten de sanatımızı, edebiyatımızı tanıtmak için devletin de çaba göstermesini gönülden diliyorum.
Son günlerde İlhan Berk Sempozyumu için onun kitaplarını yeniden okudum. Amerika’da çıkan şiir kitabının toplantısında, “Türk şiiri dünyada hak ettiği yeri bulamadı” diyor.
Bir zamanlar TEDA Kurulu’nda çalıştım, dışarıda yayımlanacak kitaplara katkıda bulunuluyordu.
Gittiğim kitap fuarlarında bir gerçeği öğrendim.
Sanatın, edebiyatın, müziğin dışarıya açılması için mutlaka devletin yardımı olmalı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli alanlardan örnek adlar verdi.
Cumhurbaşkanlığı’nın Türk Müziği Korosu var, Senfoni Orkestrası var.
Bu söylenenleri onlar gerçekleştirmeliler.
Muzaffer Sarısözen’in çalışmalarını biliyorum. Ben de Dede Efendi’nin, Hacı Arif Bey’in eserlerini ailemden öğrenerek çaldım.
Gelin görün ki özel teşebbüs bu bestecilerin CD’lerini çıkarmıyor. Devlet kendi yapmasın ama ciddi bir anlayışla, bunu yapacaklara maddi yardımı esirgemesin.
Birçok devlet kendi yazarını, sanatçısını hangi ülkenin fuarıysa, o dile çevirtiyor, çok az paraya satıyor. Bu faaliyetin içinde müzik de yer alıyor.
*
CUMHURBAŞKANI’NIN saydığı adların önemine, bizim için vazgeçilmezliğine katılıyorum. Ama onlar için ne yapmalıyız? İşte bu soruların cevabını bulmalı, uygulamaya koymalıyız.
Ödül kazananları tanıyorum, isabetli bir seçim olduğundan kuşkum yok.
İzzet Keribar, iyi bir fotoğrafçı. Onun fotoğraf kitaplarını alıp seyretmenizi tavsiye ederim.
Mehmet İpşirli, iyi ve üretken bir bilim adamı.
Erol Sayan, iyi bir müzik insanı, sevdiğim bir besteci.
Türker İnanoğlu, Türk sinemasının tarihini, değerini çalışmalarıyla hepimize öğretti.
Selma Argon Ersoy, ödül alanlar içinde bence en mutlusu. Çünkü bir torun olarak Mehmet Âkif Ersoy’a hak ettiği saygının gösterildiğini yaşadı.
Vefa kelimesinin hafızalarımızda yer ettiğinin örneğini gördü.
*
NİCE ödüllere. Umudum Cumhurbaşkanı’nın söylediklerinin hayata geçmesi.
Paylaş