‘O bir yıldızdı’

İZMİR’DE Arkas Sanat Merkezi’nde gerçekleşen Naci Kalmukoğlu/O bir yıldızdı sergisi için son günler...

Haberin Devamı

28 Nisan’da sona erecek sergiyi tekrar hatırlatmamın sebebi, İzmir Kitap Fuarı’nda bulunanların, fuara gidecek olanların bu fırsatı değerlendirmeleridir.
Naci Kalmukoğlu’nun yaşamı ve buna paralel sanatı üzerine şimdiye kadar yayınlanan bilgiler, ressamı bir bütün içinde tanıtmaktan uzaktı.
Yazının başlığını biraz açayım.
Kataloğun başında yer alan, İ. Halilhan Dostal’ın Önsöz’ünden bir bölümü okuyarak sözün geniş anlamını öğrenebilirsiniz:
“Kendisinden çok şey öğrendiğim Ümit Yaşar Oğuzcan ile başlayan resim serüveninde Kalmukoğlu’nun yapıtları beni daima bir mıknatıs gibi çekmiştir. Hafızam beni yanıltmıyorsa, 1982 sonbaharında galeride Kalmukoğlu’nun nü temalı bir tablosu sergileniyordu. Evi Beyoğlu’ndaki galerimize oldukça yakın olan Mahmut Cûda, çok kere her cumartesi olduğu gibi o gün de bizimle beraberdi. Ümit Yaşar, üstada resmi göstererek ‘Hoca ne muhteşem bir sanatçı imiş şu Kalmukoğlu’ dediğinde aldığı yanıt hayli ilginçti, ‘Evet haklısın Ümitçiğim. O bir yıldızdı. Ama parlaklığını görebilmek için insanın biraz başını kaldırarak bakması gerekiyordu”.
Mahmut Cûda’nın bu yargısı doğrultusunda, sergideki natürmortları daha bir dikkatle inceledim.
1917 Ekim Devrimi’nden sonra Beyaz Ruslar, dünyanın çeşitli ülkelerine göç ettiler. Hiç kuşkusuz bunların içinde İstanbul başta geliyordu.
Dostal’ın incelemesinde, Türkiye’ye göç eden Beyaz Rus ressamlar, resim tarihimizle ilgili birçok konuda yer alacak özelliklere sahip. Naci Kalmukoğlu’nun yaşamına dair birkaç cümle gerekiyor:
“Ülkeye erken tarihlerde maddi varlıkları ile göç edebilme atikliği gösterebilen kentsoylu ve aristokratlar dışındaki bütün göçmenler gibi Kalmikoflar da, Türkiye’deki ilk yıllarında büyük maddi zorluklar yaşamıştır. Bu dönemde Türkiye’ye gelen hemen hemen bütün mülteciler büyük sıkıntılar çekmiş, yaşam mücadelesi için ayırt etmeksizin her konuda faaliyet göstermişlerdir. Garsonluktan tezgâhtarlığa, çiçekçilikten taksi şoförlüğüne kadar her işi yapmışlardır. (...) Kalmukoğlu da İstanbul’a geldiği ilk yıllarda tanıma şansı bulduğu ve kendisinden çok şey öğrendiğini her fırsatta dile getirdiği Celal Esat Arseven vasıtası ile dönemin sinema dünyasının duayeni İpekçi kardeşler ile tanışır. Bu sayede önce Elhamra ve ardından İpek sinemalarının duvarlarını resimler”.
Ankara’da da sahne dekorları alanında çalışmıştır Kalmukoğlu.

Haberin Devamı

İSTANBUL’DA  birçok genç ressam sergiler açar. D Grubu’nun gazabına uğrayanlar arasında Naci Kalmukoğlu da vardır. Bir gün Feyhaman Duran, Naci Kalmukoğlu’nun Akademi’ye alınması için Sabri Berkel’den aracı olmasını ister, sonuç şu cümleyle özetlenir: “Kalmukoğlu, ressam değil dekoratördür”.
Sanat anlayışı ve eserleri
bölümünde, yabancı ve bizden hangi sanatçılardan etkilendiği belirtiliyor. Portre ve nü ustası olan Kalmukoğlu’nun resim yapışını Avni Arbaş şöyle anlatıyor:
“Niko bir ressamdan ziyade eskrim sporcusu edasıyla resim yapardı. Bir gün atölyeye geldiğimde, Hoş geldin Avni Beyciğim, şöyle bir otur ve kusuruma bakma, dedi ve heyecanla yapmakta olduğu resmi devama koyulduğunda, hayli afalladım. Beze bir fırça vurup süratle geri çekiliyor, zekâ dolu bir bakış sonrası adeta koşarcasına tablonun yanına giderek iki-üç hamle yapıyor ve yeniden geri çekiliyordu. On beş dakika içerisinde arzuladığı zaferi gerçekleştirmiş bir şövalye edasıyla ve terden sırılsıklam sandalyesine oturdu”.

Haberin Devamı

TÜRK resim tarihinden birini daha yakından tanımak için iyi hazırlanmış bir sergi.

Yazarın Tüm Yazıları