Özellikle Nobel Edebiyat Ödülü’nün verildiği belli olunca, bunu duyanların, okuyanların, öğrenenlerin aklına iki soru birden gelir:
Kime verildi?
Gerekçesi neydi?
Lütfi Özkök Objektifinden Nobel Ödüllü Edebiyatçılar kitabı bana ilk olarak bu açıdan ilgi çekici geldi.
Özkök, uluslararası ünde bir fotoğrafçımızdır, çektiği edebiyatçılarla çok tanınmış bir addır.
Yeni kitabında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan 34 edebiyatçının portresi yer alıyor, en son Nobel’i kazanan Türk yazar Orhan Pamuk’la başlayan kitap, Par Fabian Lagerkvist ile bitiyor.
Kitapta yazarın bir tam sayfa fotoğrafı, Nobel Ödülü verilme gerekçesi ve gerekçenin Türkçesi, İsveççesi, İngilizcesi, Almancası, Fransızcası var.
Ayrıca ödül töreninde yaptığı konuşmanın önemli bölümleri, bir de yaşam öyküsü var.
Sanırım bu çalışma birkaç açıdan kitaplığımızdaki yerini alacak.
Kitapta yer alan Nobel ödüllü yazarlar: Orhan Pamuk, Sir Vidiadhar Surajprasad Naipaul, Günter Grass, Seamus Heaney, Nadine Gordimer, Octavio Paz, Camilo Jose Cela, Joseph Brodsky, Wole Soyinka, Claude Simon, William Golding, Gabriel Garcia Marquez, Elias Canetti, Czeslaw Milosz, Odysseus Elitis, Isaac Bashevis Singer, Vicente Aleixandre, Saul Bellow, Eugenio Montale, Harry Martinson, Eyvind Johnson, Heinrich Böll, Pablo Neruda, Samuel Beckett, Yasunari Kawabata, Miguel Angel Asturias, Nelly Sachs, Mikhail Şolohov, Jean-Paul Sartre, İvo Andriç, Saint-John Perse, Salvatore Quasimodo, Kiljan Halldor Laxness, Par Fabian Laferkvist.
*
Hem görsel açıdan, hem yazınsal açıdan, edebiyat tarihi tanıklığına yardımı olacak iyi bir çalışma.
Lütfi Özkök’ün daha önce de, Portreler- Türk Edebiyatına Dönemsel Bakış adlı çalışması yine aynı yayınevi tarafından yayımlanmıştı. Orada sadece Türk edebiyatının usta ve önemli kalemleri Özkök’ün objektifinin karşısına geçmişti.
Lütfi Özkök neden portre çekiyor? "Küçüklüğümden beri insan yüzünde gizemli bir çekicilik bulurum. İnsan yüzü kadar ilginç ve anlamlı başka bir manzara var mıdır? Gözlere bakın. İnsan ruhunun aynasıdır. Mutluluğu, acıyı, sevinci, kaderi yansıtan bir aynadır gözler. Her yüz bir keşif macerasıdır. (...)
Ama portre çekmeye şairlerle başladım. Onları yakın bulduğum için. Sevdiğim yazarları çektim. Kolay okunan köşe dönmeci "best seller" yazarları benim ilgi alanım dışındadır. Şairin, yazarın iç dünyasını merak ederim. O keşiflerle uğraşırım."
*
Feridun Andaç, Nobel ve Edebiyat adlı kitabın giriş yazısında, Nobel kitabının oluşumunu anlatıyor. Nobel Müzesi’ni gezdikten sonra, böyle bir kitabın gereksinimini duyuşunu dile getiriyor.
Lütfi Özkök Objektifinden Nobel Ödüllü Edebiyatçılar albüm/kitabının başında yer alan yazılardan da söz etmeliyiz.
Osman İkiz’in Edebiyatçı Portreleri- Fotoğrafın Diliyle Konuşmak yazısından bazı yorumları buraya aldım.
"Muhsin Ertuğrul, Özkök’ün portrelerini görünce ’Bunları çeken bir şair olmalı’ demiş."
İsveç Akademisi Daimi Sekreteri Horace Engdahl, Özkök’ün portreleri için ’yazarların psikografiği’ diyor."
Kitapta Sartre’ın ödülü kabul etmediği, Beckett’in de törene katılmadığı yazılı.
Gerekçe, yazarın kendi dilinde sayfada var. Sözgelimi Japon yazar Yasunari Kawabata’nın sayfasında gerekçenin Japoncasını da bulabilirsiniz.
Albüm/kitabın sonunda, Nobel Ödülü alan yazarların tam listesi, Alfred Nobel ve vasiyeti bulunuyor.
Kitaplığınızın ilgi çekici bir kitabı olacak.
KİTAPTAN
Ödül gerekçeleri ve konferans konuşmaları
á V.S.NAIPAUL: Sezgili anlatımı, dürüst ve değişmez gözlemleriyle birleştirip, bizleri bastırılmış tarihlerin varlığını görmeye zorlayan yapıtları için.
"Ben her zaman sadece sezgilerimle hareket ettim. Siyasi veya edebi hiçbir sistemim yok. Bana rehber olacak herhangi bir siyasal düşüncem yok. Sanırım bu durum atalarıma dayanıyor. Bu yıl ölen Hintli Yazar R.K. Narayan’ın da hiçbir siyasi düşüncesi yoktu. Çok karanlık bir zamanda ve hiçbir ödül beklemeksizin öykülerini yazan babamın hiçbir siyasi düşüncesi yoktu. Belki bunun nedeni siyasi iktidardan yüzyıllarca uzakta yaşamamızdır. Bu bize özel bir bakış açısı kazandırıyor. Yaşamın mizahı ve merhametini görmeye daha yatkın olduğumuzu hissediyorum."
á GABRIEL GARCIA MARQUEZ: Bir kıtanın yaşam ve çatışmalarını yansıtan, hayal ve gerçeğin, zengin bir imgelem dünyasında kaynaştığı roman ve öyküleri için.
"Kimsenin, başkalarının nasıl öleceğine karar veremeyeceği, sevginin doğru ve mümkün olduğu ve yüz yıllık yalnızlığa mahkum edilmiş kuşakların, en sonunda ve sonsuza kadar, yeryüzünde ikinci bir şansı olacağı yeni ve kapsamlı bir yaşam ütopyası..."
á SAUL BELLOW: Yapıtlarında bir araya getirdiği, insanı kavrayış ve çağdaş kültürün incelikli çözümlemesi için.
Evrenden çıkardığımız; gerçek güçlerimizin anlamı da kendini açığa vurur ve gizler. Bu konuda konuşmaya isteksiziz, çünkü kanıtlayabileceğimiz hiçbir şey yok, çünkü dilimiz yetersiz ve çünkü çok az kişi bu konuda konuşmayı göze almaya isteklidir. ’Bir ruh var’ demek zorunda olacaklardır ve bu bir tabudur. Dolayısıyla, herkes bunun farkında olsa da, bu konuda sessizliğini korur."
á PABLO NERUDA: Bir kıtanın kaderi ve hayallerini doğasal bir güçle canlandırdığı şiiri için.
"Ben şiirin; yalnızlık ve dayanışmanın, duygu ve eylemlerin, insanın kendine yakınlığının, insanlığa ve doğanın gizli tezahürlerine yakınlığının eşit pay aldığı, gelip geçici ya da görkemli bir eylem olduğuna inanıyorum.
TÜRKİYE’Yİ KÜLTÜR MİRASIYLA TANIMAK
Türkiye’yitanımak için, onun kültürel miras haritasına bakmanız gerekir.
Yalnız bizim için değil bütün dünya için en iyi, en etkin tanıtma aracı budur.
Gül Pulhan’ın editörlüğünde yayımlanan Dünya Mirasında Türkiye, bu açıdan kaynak bir el kitabı niteliği taşıyor.
Kitabın özelliğini, Gül Pulhan,Sunuş’ta belirtiyor: "Elinizdeki kitap, Türkiye’den kültürel (İstanbul’un Tarihi Alanları, Hitit Başkenti Hattuşaş, Safranbolu, Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Nemrut Dağı, Ksanthos/Letoon, Troia) ya da hem kültürel, hem de doğal (Kapadokya ve Pamukkale) üstün evrensel değerleri nedeniyle UNESCO Dünya Mirası ünvanına layık görülmüş dokuz alanı, uzman yazarların kaleminden ve usta fotoğrafçıların objektifinden sizlere tanıtmaktadır."
Zeynep Ahunbay’ın İstanbul’un Tarihi Alanları bölümü, yaşadığımız kenti, tarihi miras kavramı bağlamında yeniden değerlendirmemizi sağlıyor.
Kitapta incelemeleri çıkan diğer uzmanlar adı geçen alanları değerlendiriyorlar. Bir de CD var.
Türkiye’nin kültürel mirasını, UNESCO’nun tanıdıklarını bir arada bu kitapta okuyabilirsiniz, ayrıca usta fotoğrafçıların fotoğrafları da kitabı görsel açıdan zenginleştiriyor.
KİTAPTAN
Dünya mirası İstanbul
İstanbul’un doğal güzelliğini ve değerli kültür varlıklarının korunmasına çok özen gösterilmesi kamuoyu tarafından çok iyi bilinmektedir. Haliç ve Boğaz çevresinin yeni yollar, köprüler, gökdelenler ve çarpık yapılaşmayla değişime uğraması, bu eşsiz güzelliği ve onun Dünya Mirası değerlerini onarılamaz derecede zedeleyebilir. Umarız, kültür varlıkları yönünden olağanüstü zengin, çok katmanlı bir kent olan İstanbul, onu seven ve değer verenlerin güvencesinde, tüm dünya vatandaşlarının ondan bir şeyler öğrenmesine, yararlanmasına, zevk almasına olanak veren mükemmel yorum ve sunuşlarla desteklenerek evrensel statüsünü sürdürür.
Bir İstanbul şairi olan Yahya Kemal Beyatlı’nın dizeleriyle bitirelim: