Paylaş
Yaşadığım kentin tarihini, abidelerini, tarihi yapılarını öğreten kitapları okuduğumda ayrı bir lezzet alırım. Eski İstanbul’u bilmeden bugünün İstanbul’u için fikir yürütmek bana pek abes gelir. Edebiyatımızın tanınmış adlarının İstanbul yazıları bu açıdan önemlidir.
Bugün yapılanlarla eskiyi karşılaştırmak, değişenle kalan arasındaki bağlantıyı saptayabilmek daha kolaydır onları okuduğunuz zaman. Kentler yenileniyor ama kimlikleri bozulmadan yapılmalı bu.
İstanbulluların kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap: Nahid Sırrı Örik’in ‘İstanbul Yazıları’. Kitaptan seçtiğim bazı başlıklar şöyle:
* Anadolu Kavağı
* Boğaziçi ve Eski Kayıklar
* Sahaflar Çarşısı İçin
* Sokak İsimlerine Dair
* İstanbul’un Çeşmelerine Dair
* Topkapı Sarayı’na Dair
* Boğaziçi Müzesi
* Çırağan Oteli Bahsi
* Kahvehane
* Boğaziçi Notları
* Eski Yalılara Dair: II
* Niçin İstanbul da Beyoğlu Değil?
* Ya Üsküdar
* Eyüp Sultan
Kitabın ilk sayfasında, niteliğini özetleyen bir bölüm var: “Mazisi uzak asırların içinde kaybolmuş bütün şehirlerde, her yeni medeniyet eski medeniyetlerin enkazı üzerinde ve bazen de tahrip ederek kurulmuştur. Böyle olmakla beraber, zaruret olmadıkça eski eserlere hürmet etmek ve onların ömürlerini devam ettirebilmek için azami gayret sarf etmek, fertlere ve bu fertlerin birleşmelerinin bir muhassala ve neticesi olan resmî teşekkül ve makamlara düşen bir vazifedir.” (Bir Küçük Köşk İçin Mersiye, 17 Ağustos 1947)
Nahid Sırrı Örik, birçok yabancı ülkeyi dolaşmış bir isim aynı zamanda. Kitabın önsözünde nerelere gittiği belirtiliyor: “Nahid Sırrı bu vesileyle Tiflis’ten başlayarak Berlin, Paris, Viyana, Roma, Kopenhag’a kadar Batı şehirlerini dolaşmış, ilk dördünde de bir müddet yaşamıştır...
... 18 Ocak 1960 Pazartesi günü bir kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir.
Nahid Sırrı’nın İstanbul Yazıları, 1933 ile 1957 yılları arasında çoğunluğu Tanin gazetesinde olmak üzere Büyük Doğu, Milliyet, Resimli Hayat, Son Telgraf, Varlık, Yarım Ay gibi gazete ve dergilerde yayınlanmış yazılarıdır.
Nahid Sırrı’nın İstanbul için getirdiği önerilerden birisi de Boğaziçi Müzesidir. Her fırsatta Boğaziçi’nin önemini anlatan yazılar yazan Nahid Sırrı bütün ömrü boyunca bir Boğaziçi Müzesi kurulması fikrini savunmuştur.”
Kitapta önemli bulduğum iki yazıyı sizler için özetledim :
* Sahaflar Çarşısı İçin
“Çarşıdan çıkıp Beyazıt Meydanı’na varmak üzere, Sahaflar Çarşısı’nı her geçişimde de bu birbirlerine abanmak sayesinde ayakta durabilen dükkanlardan mürekkep çarşının, taşları eğri büğrü yoluyla beraber ihtimal ki, yakın bir istikbalde oradan kalkmağa mahkûm bulunduğunu hüzünle düşünüyorum. Hafızamın manzarasını 8-9 yaşımdan beri sakladığı Sahaflar Çarşısı yıkılınca, bütün bir alem de göçüp gidecektir.”
* İstanbul Çeşmelerine Dair
“Bana gönderdiği bir mektubunda, bir okuyucu, ‘3. Ahmet’in Ayasofya arkasındaki abidesini de beğenmiyor musunuz?’ diye soruyor. Sözlerimden İstanbul çeşmelerini sevmediğim manasını nasıl çıkardığına hayret ettim. Buna biraz üzüldüm de. Fakat kâfi derecede aydınlatamamış olduğumu gördüğüm bir mevzua dönmek imkânını bana verdiği için de kendisine müteşekkirim.
İstanbul çeşmelerinin bazılarındaki sanat değerini asla küçümsememek şartıyla, suyu teşhire layık bir unsur olarak kabul etmemiş bulunduklarını teslim etmek mecburiyetindeyiz.”
İstanbul’u tarihiyle, insanıyla tanımak için yararlı, zevkle okunan bir kitap.
İstanbul Yazıları Nahid Sırrı Örik
Yayına hazırlayan: Bariye Çeri
Türk Tarih Kurumu
Paylaş