Paylaş
Günlerce pop sanatçısından söz ediliyor, satış rakamları veriliyor, onların CD’si hakkında yazılar çıkıyor.
Türkiye’de sadece pop müziği mi var? Hayır.
Ne yazık ki medya, klasik Batı müziğini, Türk müziğini, türküleri görmezden geliyor.
İtirazınıza klişe cevap hazır: “Çoğunluk bunu dinliyor.”
Arz-talep meselesini de yanlış algılıyoruz. Arz edilmeyen bir şeye talep olur mu?
Oysa medyanın görevi, estetik demokrasiyi de kaale almaktır. Azınlık zevki olarak yorumlansa da bu müziklere ekranda, sayfalarda yer vermek zorunda.
Ben, “Ah o eskiler” edebiyatı yapanlardan değilim ama yıllar önce klasik müzik konserlerinden sonra eleştiriler yayımlanırdı. Hem de sıcağı sıcağına.
Birkaç adı anımsatalım: N. (Nadir Nadi), Fikri Çiçekoğlu, Faruk Yener. Konserin ertesi gün yazılarını okurdum.
Şimdi klasik müzik festivalleri düzenleniyor, daha çok klasik müzik solistleri ve toplulukları geliyor ama ekrana ve sayfaya yansıması sanatçı artışıyla ters orantılı.
* * *
EĞER Fazıl Say arabeski dinleyicileri hakkında yorum yapmasaydı, onun adından bu kadar çok bahsedilmezdi. Çünkü sanatçılarımıza -popçular dışında- tartışma olduğu zaman, sayfalarda, sitelerde yer veriyoruz. Bunun dışında arabesk müziğin bu kadar savunucusunun çıkması da, aynı durum klasik müzikte olur muydu sorusunu sorduruyor.
İki tane klasik müzik dergisi olmasa, dünyadaki klasik müziğin durumundan, solistlerinden haberdar olmayacağız. Biri elli yıldır yayımlanan Panayot Abacı’nın yönettiği Orkestra dergisi, diğeri de Serhan Bali’nin yönettiği Andante.
Bakın; ilk anda aklıma gelen ülkemizde yapılan klasik müzik festivalleri.
İstanbul, Ankara, İzmir’de her yıl yapılan klasik müzik festivalleri.
Buna ek yaz festivallerini de bellek tazeleme amacıyla yazıyorum.
D-Marin Konserleri, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Side Festivali, Gümüşlük Piyano Günleri.
Yazın oraya tatile giden Türkler ve yabancılar için çok önemli etkinlikler bunlar.
Binlerce kişi gidiyor, dinliyor ama pop müziği olmadığı için bu tek tek köşe yazılarının sınırları içinde kalıyor.
Devlet orkestralarının, özel kurum orkestralarının faaliyetleri de yansıtılmıyor. Çünkü bu sanatçıların magazinde işlenecek bir öyküleri yok. İyi icracıların doldurduğu klasik müzik CD’leri çıkıyor. Ama bunlar hakkında eleştiri, tanıtım yazısı okumak ne mümkün.
* * *
GELELİM Türk müziğine. Bazılarının deyişiyle Türk Sanat Müziği konusuna.
Başta İstanbul’daki Devlet Korosu olmak üzere, Kültür Bakanlığı’nın koroları konser veriyorlar, CD dolduruyorlar. Bankalar, özel kurumlar Türk müziği CD’leri çıkarıyorlar, önemli konserler veriliyor. TRT ve birçok CD yapım şirketi, gerek bugünün sanatçılarını, gerek arşivlerini CD olarak yayınlıyorlar.
Ama sonuç, tam bir sessizlik. Medya anlamadığı, bilmediği konuları; okurlarına, dinleyicilerine anlatamayacağı için es geçiyor.
Müzik mağazalarına girdiğinizde Türk müziği CD’lerinin çokluğu beni şaşırtıyor. Ama hangileri, gerçek Türk müziğini temsil ediyor. Bu konuda bizi aydınlatan yazılar yok.
* * *
MÜZİK zevkinin bir ülkenin kültürel kimliğinin düzeyi hakkında en önemli belirleyici unsur olduğunu unuttuk mu yoksa...
Paylaş