Müziğin çağrısına dayanamam

SULTANAHMET Meydanı’ndan içeriye doğru yürüyeceksiniz. Sağınızda Sultanahmet Camii, solunuzda Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı’nın dış kapısından içeri gireceksiniz, sola döndüğünüzde Ayi İrini’den kulağınıza ezgiler gelmeye başlayacak.

Yüzyılları kapsayan bir tarihle kuşatılmış olarak ilerlediğiniz yolda bir mola vereceksiniz. Müziğin sesine bırakın kendinizi, yönünüzü o bulsun. Dünyanın neresinde böyle bir yoldan müziğe varabilirsiniz?

Bu yolu takip ederken duyduğum o bir tek notanın sesi sevince dönüşür: "Demek ki İstanbul Müzik Festivali başlamış" cümlesini mırıldanırım.

Otuz yedi yıldır, yürüdüğüm yolda hep aynı coşkuyu duyarım. Ayi İrini’nin bahçesi kozmopolit İstanbul’un bir buluşma yeridir.

Cuma akşamı, festivalin açılış konseri vardı. Sacha Göetzel’in yönettiği Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Mendelssohn ile Stravinski’nin eserlerini seslendirdi. Baleciler hiç kuşkusuz konsere ayrı bir lezzet kattılar.

* * *

YAŞAM Boyu Başarı Ödülü
’nün bu yıl orkestra şefi ve piyanist Daniel Barenboim’e verilmesi kararlaştırıldı.

Barenboim, yalnız müzikçiliğiyle değil, Edward Said ile birlikte kurdukları, İsrail ve Arap ülkelerinden genç müzisyenlerden oluşan Doğu-Batı Divanı Orkestrası ile de müzik aracılığıyla ülkeleri dost etme girişimiyle tanındı. Ödülünü 30 Haziran’daki konserden sonra alacak.

Onur Ödülü’nü de iyi opera sanatçısı Ayhan Baran aldı.

İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı, açış konuşmasında İKSV’nin onardığı Deniz Apartmanı’nın eylül ayında açılacağını söyledi. Sanırım herkes vakıfla daha yakın ilişkiler kurabilecek bu binanın açılışından sonra.

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, festivale layık icralarla Avrupa ayarındaki müzik festivalinin sürekli orkestrası olmak unvanını koruyor.

Konserlerden sonra, çıkışta dinlediğim solistin, topluluğun CD’lerini almak isterim, isteriz. Kulaklarımızdaki lezzet kalıcılık kazansın diye. Bildiğimiz bir sanatçının, orkestranın yeni bir CD’sini dinlemek, bir ses keşfidir.

Aya İrini önündeki CD tezgáhları bize bu hizmeti de sunuyor.

Türkiye’de ve yurtdışında gezdiğim bütün müzelerden hediyelik eşya alırım, evimde onları gördükçe o müzenin kataloğuna bakarım.

Kalem, tişört, defter...

Yavaş yavaş bu bizde de yerleşti, devlet ve özel müzeler bu konudaki çalışmalarını ilerlettiler. Bu konudaki yeni girişimleri bir başka yazıma bırakacağım.

Aya İrini’nin bahçesinde satılan kalemler, kol düğmeleri elbet beni çekti.

* * *

İYİ
bir festivalin, iyi konserlerini kaçırmayın. Artık benim ajandamda başka etkinliklere haziran sonuna kadar pek yer kalmadı.
Yazarın Tüm Yazıları