Cem Behar’ın Musikiden Müziğe (Osmanlı/Türk Müziği: Gelenek ve Modernlik) kitabının adı, Türk sanat müziğinin (öyle demek mi gerekiyor) tarihi gelişim çizgisini yeterince ifade ediyor.
Kitabın niteliği şu cümlede özetlenebilir: "Geleneksel Osmanlı/Türk müziğine ilişkin iki adet önemli kaynak metin, bazı kilit isimlerin biyografileri, üç adet temel başvuru kaynağı taraması ve bu müziğin ’modernizasyon’ serüveni ile ilgili iki makale bu kitapta bir araya getirildi."
Behar’ın Biyografiler bölümü benim en çok ilgimi çeken bölüm.
Kimler var? Wojciech Bobowski (Ali Ufki): Hayatı ve eserleri, Charles Fonton ve Şark Musikisi Hakkında Deneme, Zekái Dedezade Háfız Ahmet Efendi (Irsoy): Bir Geçiş Dönemi Bestecisi ve Hocası, Gelenek ve Modernlik Arasında Bir Yirminci Yüzyıl Neyzeni: Hayri Tümer ve Ney Metodu.
Neyzen Hayri Tümer’i Ankara Radyosu’ndan çok dinledim. Cem Behar’ın da yazısında belirttiği gibi, kayıtlarından hiçbiri bulunmuyor. Ben de longplay’ini Fransa’dan almıştım. Şimdi ney üfleyişini merak edenler, Kalan’ın çıkardığı Türk Müziği Ustaları-Ney CD’sinden onu dinleyebilirler.
*
Ziya Gökalp ve Türk Musikisinde Modernleşme/Sentez Arayışları, belki bugün bile tartışma gündemimizde etkisin sürdüren bir görüş. Müziği bilen birinin değil, müziği batılılaşma, modernleşme sürecinde değerlendiren bir anlayış.
Halk müziği kaynağından yararlanarak kendi müziğimizin bunun üzerine bina edilmesi anlayışı, cumhuriyetin genelgeçer bir tezidir. Sık sık yinelenen anlayış neydi? Kendi malzememizi Batı tekniğiyle yaratmak, yenilemek.
Osmanlı/Türk musikisi olarak adlandırılan müziği zaten Gökalp, "yabancı ve gayrı milli" olarak değerlendirir.
Cem Behar’ın yorumlu tespitine birçok kişi katılacaktır: "Ondokuzuncu yüzyıl ortalarından itibaren Rusya’da Borodin, Rimski-Korsakof, Mussorgski, Balakirev ve Cesar Sui’den oluşan Rus Beşleri grubunun karşılığı olarak -ama onlardan neredeyse bir yüzyıl sonra- Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kázım Akses, Ulvi Cemal Erkin ve Hasan Ferid Alnar’dan oluşan topluluğa Türk Beşleri adının yakıştırılması da Gökalpçı ve ironik bir tecellidir."
Batı müziğinin yaygınlaşması, Avrupa kültürü içinde bunun da düşünüldüğü göz önüne alınırsa belki de çözümlerden biri buydu.
Cem Behar’ınkitabını okuyunca, Osmanlı’dan bugüne müzik üzerinde tartışabileceğiniz malzemeyi bulacaksınız, hepsine katılmasanız da.
ROMANLARIN MÜZİK KÜLTÜRÜ
Melih Duygulu’nun Türkiye’de Çingene Müziği, çok dinlenen, sevilen bir müziğin kaynaklarını, özelliğini inceliyor.
Kitap, yaşadığımız/yaşanılan müzik coğrafyasının bütününü kapsamıyor. Araştırmanın alt başlığı, alanı daraltıyor: Batı Grubu Romanlarında Müzik Kültürü.
Duygulu, "Türkiye’nin batısında yaşam süren en kalabalık Çingene topluluğu ise yaklaşık son elli yıldan bu yana ’Roman’ adını tercih etmektedir" diyor.
Çingene kültürünü öğrendikten sonra, Çingene şarkıları üzerine analizleri okuyun. Çingenelerin diğer müzik türleri ya da anlayışları ile ilişkileri de, sanırım onların müzikçi kimliği konusunda bize yeni yaklaşımlar kazandıracaktır.
Duygulu, Roman müziğinin özelliklerini anlatırken, yaşam ile sanat arasındaki belirleyici bağı bize aktarıyor. Zorlu bir hayatı ironik biçimde müziğe yansıtmak.
Arabeskten farkının bir bakıma bu olduğunu gösteriyor.
Çingeneler için müzik nedir? Önemini şöyle vurguluyor araştırmacı: "Çingenelerin, yaşadıkları sefalet ve diğerleri tarafından maruz kaldıkları hakarete karşı ayakta kalabilmelerini sağlayan yegáne unsur müziktir. Aynı zamanda müzik, Çingenelerin hem diğerlerine karşı ayakta kalmasını sağlayan bir güç, hem de ait olduğu toplumun içinde ona statü kazandıran bir unsurdur."
Müzikçiler arasında statü farkı da önemlidir. Düğünlerde çalanla bir assoliste çalan müzisyen arasında hem fark, hem de aralarında bir mesafe vardır.
Yazılardan sonra, Çingene şarkılarının notaları konulmuş.
Çingene müziği üzerine ayrıntılı bir çalışma. Enstrümanlarından bestelerine, müziği öğrendikçe, önemini, yaygınlığını daha iyi anlıyoruz.
Özgün bir çalışma. Meraklısı için önemli.
KİTAPTAN
Çingeneler arasında kullanan bazı müzik terimleri
alatura: Müşterinin veya seyircinin çalgıcıya verdiği para, bahşiş. "Şaba" veya "sipali" de denilir. Ancak sipali niteliği belirtilmeksizin genel anlamda para demektir.
as (=has): Şaşkınlık, sevinç, üzüntü belirten bir ünlem. Özellikle müzik icrasında kullanılmakla birlikte, akortsuz, yanlış çalma gibi durumlarda müzisyenlerin çok sık kullandıkları bir ünlemdir. Bir eserin hafif veya yavaş çalınması istenildiğinde bu ünlem kullanılır.
barolama: Bir ezgiyi aynen Çingene olmayanlar gibi, süslemeden, yalın bir halde icra etmek.
kalafat çalmak: Ezgiyi süslemeden, kaba hatlarıyla ve tatsız çalmak.
keriz: Bu terim müzikle ilgili pek çok konuda kullanılmaktadır. Örneğin, kerizlemek: Müzik yapmak, çalgı çalmak; kerizci veya kerizandor: müzisyen; keriz atmak: bir ezgiyi bol süslemeli (nağmeli) bir biçimde çalmak; harmanlık kerizcisi: soyca müzisyen olmadığı halde yeteneğinden ötürü müzisyenliğe meyletmiş ve fiilen bu işi yapan kimse. Bunlara "kapma" veya "yamama" da denilir.
kofti: Kötü. Bu terimden hareketle: kofti akor: bozuk akort; kofti peniz: kötü laf; kofti kerizci: kötü müzisyen.
malumatlı çalgıcı/kerizci: Düğünlere giden çalgıların makam ve usul bilgisine sahip Çingene müzisyen için kullanılan bir deyim.
pancar (gordel): Bir oyun havası türü. Bu oyun havasının dokuz süreli ritim kalıpları için kullanılan terim.
ağır roman: Dokuz süreli ritim kalıbının düşük tempo ile çalınan biçimi.
roman havası: Çingenelerin icra ettikleri oyun havalarının ölçüsü dokuz süreli olanlar için kullanılır. Bunun dışındaki türler için kullanılmamaktadır. Roman havası tabiri her ne kadar dans müziğini ifade etse de aslında bazı dinlenme havalarını, ninnileri de kapsamaktadır.
serpme: Kanunun telleri üzerinde ileri geri gidip gelerek ses çıkarmak. Buna ayrıca "geyik muhabbeti"de denir.
sız(ı)latma: Keman icrasında yayın boydan boya çekilmesi sırasında, parmağın tel üzerinde yaptığı vibrato.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
BrettEaston EllisGlamoramaİthaki
Selim İleriİstanbul Hatıralar KolonyasıDoğan Kitap
Salih BolatKanıtVarlık
Nezihe MuhiddinBütün Eserleri- 3Kitap
Walter G. Andrews, Özgen Felek (Derleyen)Cictorie R. Holbrook’a ArmağanKanat