Arkasındaki duvarda bir Bonaparte yağlıboya tablosu var, yaşarken yapılmış bir tablo. Bonaparte, bu tablodan sonra ressama baron unvanı vermiş.
Merkezde bir Marie Antoinette, bir de 14. Louis büstü var.
Önce binanın serüvenini anlattı ardından da, koleksiyonu hakkında bilgiler verdi.
Bir koleksiyoncunun, nasıl bir koleksiyon yaptığı / yapacağıyla ilgili olarak kendisinin de bilgisi olması gerektiği gerçeğini onu dinlerken anlıyorsunuz.
İlk başlarda seçimi tek başına yapmış, daha sonra bunu bir kadroyla yapmaya karar vermiş.
Koleksiyon da rastlantılar sonucu yapılan bir toplantı değil, belli bir anlayış, bir düşünce ekseninde oluşturulmuş.
Arkas Sanat Departmanı’nı Mimar Niko Filidis yönetiyor.
Özellikle, uygulamadaki işlerin sorumlusu Karoly Aliotti.
Çalışmalar nasıl yapılıyor?
“Niko Filidis yönetimindeki Arkas Sanat Departmanı, sistemli olarak dünyanın önde gelen müzayede evlerinde araştırma yapıyor, eserlerin durumları hakkında bilgi ediniyor ve en önemlisi geçmişte satışı yapılmış benzer eserlerle fiyat karşılaştırmasını sorguluyor. Bütçeye ve koleksiyonun estetik bütünlüğüne uygun görülen eserler koleksiyona katılıyor.
Ekip, tabloların satın alımından sonra ambalajı ve nakliyesi, eser ile çerçevesinin uyumu ile eserin sergileneceği mekana yerleştirilmesine kadar tüm evreleri yürütüyor.”
Alım seçimi yapılırken aralarındaki tartışmaları Lucien Arkas, iknaya dayalı bir beyin fırtınası çalışması tadında anlatıyor.
Bir resim mi alınacak, yakından görülmesi gerekiyor, departmandan bir yetkili hemen Los Angeles’a gidiyor, resmi görüyor, bilgileniyor, sonra karar verme süreci başlıyor, onay verilirse tablo alınıyor.
Bu sergide 76 resim var, tema gereği. Lucien Arkas Koleksiyonu’nun tamamı ise daha önce de söylediğim gibi 1000’e yakın bir sayıda.
Yirmi yıl önce başlayan alım süreci, beş altı yıldır departman tarafından gerçekleştiriliyor.
Alım yapılırken, koleksiyonun tamamlayıcılık kuralına da dikkat ediliyor.
Tutarlı bir mantık gözetiliyor. Türk ressamlarından alım birkaç yıldır yavaşlamış.
Gelecek sergi Türk ressamlarına ayrılmış.
Sergiyi gezerken, izleyicilerin bazı tablolara yoğunlaşması gerekebilir.
Andre Lhote’un tablosunu dikkatle izlemelisiniz. Katalogdaki Andre Lhote ve Türk Resminde Modernleşme’yi de okuyun.
ARKAS Holding’in sanat konusundaki çalışmaları, sergileri bununla kalmayacak.
Aileye ait Bornova’daki yüz elli yıllık evde bir başka ilgi çekici sergi de açılacak.
Gemi maketleri sergisi, bu merkezde de bir maket var.
Yedi maketçi, gemi maketlerini yapabilmek için, sadece Lucien Arkas için çalışıyor.
Bir de kostümler sergisi açılacak.
SERGİDE güvenlik görevlisi olarak görev yapanlara, merkezin bütün odaları gezdirilmiş, bölümlerin adları ezberletilmiş. Çünkü herhangi bir aksaklıkta, müdahale daha kısa sürede gerçekleşebilsin diye düşünülmüş. Yerinde bir düşünce.
Her zaman yazdığım bir konu. Sanat arz edildiği oranda talep görür. Güvenlik görevlilerinden bazıları, sergi sayesinde sanat tarihine ilgi duymaya başlamışlar. Akşam eve döndüklerinde internetten bilgi alıyorlarmış.
Sergi ile ilgili Lucien Arkas’ın saptamalarını da okuyalım:
Serginin ziyarete açıldığı ilk günden beri gösterilen ilgi bizi çok mutlu etti. Bugüne kadar yaklaşık 4000 ziyaretçiyi ağırladık. Sadece İzmir değil, farklı illerden sergimizi gezmeye gelenler oluyor. Ayvalık, Marmaris, Bodrum’dan gelenler var. İzmir’deki okulların akınına uğramış durumdayız. Gençlerin sanata olan ilgisini artırmak adına beni en çok bu genç ziyaretçi kitlesi memnun ediyor. Tüm bu ilgiden ötürü, serginin süresini Ocak ayı sonuna kadar uzattık.”
Ben bu serginin İstanbul’da açılmasını bekliyorum.