Kültüre ticaret gözüyle bakılamaz

ANLAYAMADIĞIM bir zihniyet! Devletin-hükümetin kültüre, sanata ne kadar para harcadığını hesaplamak.

Haberin Devamı

Oysa devlet-hükümet kültüre para harcayacaktır, harcamak zorundadır da!
Genç kuşakları yarına hazırlayacak kültür ve sanattır.
Bu gerçeği idrak edemeyenler yarının kuşakları karşısında pişmanlık duyacaklardır.
Süleyman Demirel, müzesinin açılış konuşmasında Cumhuriyet’in nasıl bir nimet olduğunu defalarca vurguladı. Hiç kuşkusuz onun kurucusu Atatürk’ü de unutmayalım.
Cumhuriyet’in temeli kültürdür.
Kurtuluş yıllarında devletin kültüre, sanata ne kadar para yatırdığını hafıza kaybına uğrayanlar dışında herkes hatırlar.
Anlamadığım bir başka husus da politikacıların kendinden önceki politikacıları hep siyasal platformda değerlendirmeleridir. Hiçbirinin kendinden önceki meslektaşlarını kültürel açıdan eleştirdiklerini bilen varsa bana hatırlatsın. Ben şimdiki politikacılara önceki kuşağın bu açıdan da örnek olmasını tavsiye ediyorum. Sadece ideolojik, siyasi sorgulamalar insanın görüş mesafesini kısıtlar, kurtulamayacağı bir kısır döngü içine hapseder.
Nitekim öyle de oluyor.
Bugün herkes Cumhuriyet olmasa ne olurdu sorusunu kendine sorsun ve bunun yanıtlarını bulmaya çalışsın!

***

CUMHURİYET olmasaydı bugün İsmlamköy’den bir köylü çocuğu adım adım ilerleyerek cumhurbaşkanı olamazdı.
Eğer Cumhuriyet olmasaydı, köy çocukları köyünün sınırlarının dışına çıkamazdı. Köy Enstitüleri kurulamazdı, buradan yetişenlerin yarattığı ‘Köy Edebiyatı’ ortaya çıkmaz, oranın gerçeklerini öğrenemezdik.
Cumhuriyet olmasaydı ‘Halkevleri’ açılmaz, edebiyatından tiyatrosuna kadar bir kuşak kitap okuyamaz, estetik beğenisini geliştiremezdi. Cumhuriyet olmasaydı çoksesli müzik, Tanzimat’ın dar çerçevesi içinde kalır, topluma yayılmazdı. Cumhuriyet olmasaydı, bizim harika çocuklar Avrupa’nın en iyi müzikçileriyle, hocalarıyla çalışamazlardı.
Cumhuriyet olmasa ressamlarımız, heykelcilerimiz bilgi ve görgülerini arttırmak, sanatlarını geliştirmek için Batı’ya, Avrupa’ya gidemezlerdi. Gittiler, döndüklerinde Cumhuriyet’i kültürel alanda geliştirmek için inançlı bir çaba gösterdiler. Müzikçiler halk türkülerini derlediler, çoksesli olarak bize sevdirdiler.
Ressamlarımız Anadolu halkını tuvale aktardı. İnançlı kuşağı yakından tanımalısınız! Mengü Ertel’in Cumhuriyet’e Kanat Gerenler dizisini bulup buluşturup seyretmenizi isterim. Politikacılar benim gözümde kültüre, sanata verdikleri önem derecesinde değer kazanırlar. Birkaç örnek vereyim.
İsmet İnönü’nün evinde harika çocuk İdil Biret dört yaşındayken piyano çalıyor! En sevdiğim İnönü fotoğrafı, Suna Kan ve İdil Biret’le birlikte çektirdiği fotoğraf. Celal Bayar, yabancı konuklar geldiğinde onlara tek divamız Leyla Gencer’i dinletiyordu. DP hükümeti birçok Arap ülkesine bizim Türk müziği üstatlarımızı gönderiyordu, gidenlerin başında Mesut Cemil geliyordu. Beyazıt Devlet Kütüphanesi müdürü Muzaffer Gökman, bir gün Ankara’ya gidip Başbakanlığa çıkıyor, randevusuz bir şekilde özel kaleme gidip, Adnan Menderes’le konuşmak istediğini söylüyor. Menderes hemen onu kabul ediyor, Gökman’ın ek bina talebine hemen evet deyip, gerekli yerlere telefon edip, söz konusu binayı kütüphaneye veriyor.
Vaktiyle, Süleyman Demirel’le görüşmek için Yıldız Kenter özel kalemden randevu istiyor. Demirel’in cevabı basit: “Onun randevuya ihtiyacı yoktur, istediği zaman gelsin, görüşelim.”

***

GENÇ kuşaklar bugün sadece kazanımlarını düşünsünler ve bunları kaybetmemek için de çaba harcasınlar, güçlükle, emekle kazanılanların kaybını önlesinler.

Yazarın Tüm Yazıları