Kadro Diyarbakır’da sanatçı Ankara’da

YILLARDIR süren, araya girenler, iltimaslar yüzünden çözümsüzlük yumağına dönüşmüş bir sorun.

Birçok kişinin kadrosu Anadolu kentlerinde, kendisi büyük şehirlerden birinde. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı sanat kurumlarında adaletsiz durum böyle.

Hangi şehrin orkestrasında, korosunda açık kadro varsa oraya giriyorsunuz. Sonra yaşamak istediğiniz kente geçici görevle gidiyorsunuz. Bir yerde adamsızlıktan konser verilemiyor, diğer yerde kadro şişkinliğinden konsere çıkamıyor.

Orkestra, koro ve topluluklarda şef, şef yardımcısı, sanat yönetmeni yardımcısı, sanatçı, notist, lüthie, akordör konumunda bulunan sözleşmeli personel, çeşitli gerekçelerle asıl kadrolarının bulunduğu birimlerden alınarak, başta Ankara olmak üzere, büyük şehirlerdeki sanat kurumlarında geçici olarak uzun süreli görevlendirilmişler.

Geçici dediğimiz süre de 10 ya da 15 yıl. Zaten arkasından da emeklilik geliyor. Bunun sonucunda ne oluyor?

Sanat kurumları, sanatçı yetersizliğinden çalışamıyor, açıklar da ‘geçici işçi’ statüsünde piyasadan karşılanmaya çalışılıyor.

Gerekçe ne olursa olsun, böylesi bir yönetim düzeni; doğrusu beni rahatsız etti.

HERKES KENDİ KADROSUNDA ÇALIŞACAK

27 HAZİRAN 2005
tarihinden itibaren geçici görevler iptal edilmiş, asıl görev yerlerine iadeleri bakan onayıyla uygun görülmüş. Geçici personel rakamını verince şaşıracaksınız.

Orkestralarda 11, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği koro ve topluluklarında ise 151, toplam 162 kişi.

İşin garipliğine bakın.

Gerek Türk Sanat Müziği, gerek Türk Halk Müziği topluluklarının o şehirlerde kurulma amacı, orada yaşayanlara müziğin götürülmesidir.

Eğer, o orkestra, o topluluk bu işlevini yerine getiremiyorsa, o koroyu kapatıp, gerektiğinde büyük şehirlerden oraya göndermek çok daha akıllıca ve ekonomik bir çözümdür.

Hazırlanan yeni yönetmelikle de bu tür atamaların, kayırmaların önüne geçileceğini umarım.

Gerekçe ne olursa olsun, hastalık dışında geçici görev statüsünün çok seyrek kullanılması, herkesin kadrosunun bulunduğu şehirde çalışmasının sağlanması gerekir.

Sanata siyaseti sokmamalı. Önceki yıllardaki uygulamalardan bilirim, onun için böyle diyorum. Milletvekillerinin, partililerin bu tür atamalara aracı olmamaları gerekir. Bu önlemler alındıktan sonra, Anadolu’nun birçok yerinde sanat etkinliklerinin yapılabileceğine inanıyorum.

* * *

ÖNÜMÜZDEKİ
mevsim her kentte kültür kurumlarının çalışabilmesi için müdürlüğün bu girişimini destekliyorum.


Dostum Sedat Örsel’in bana e-posta ile gönderdiği mektubu aşağıya almak istedim:

‘Sevgili Doğan,

Bilge (Karasu) köşesine çekileli 10 yıl olacak 14 Temmuz’da...

O gün saat 11.00’de her zaman olduğu gibi, onu kızdıracak ve haber vermeden ziyaretine gideceğim. Kedi’li ve kitap’lı karşılayacak beni. Hınzır hınzır gülerek; 10 yıl iğne ile yazdığı bir romanı, üç öyküyü, bir çeviriyi, bir iki felsefe yazısını gösterecek; ver okuyalım demeden lafı ağzıma tıkayıp, daha gözden geçirmem gereken yerleri var ‘katiyen olmaz’ diye mızmızlanacak.

Ama beni kırmamak için Scriabin’den Black Mass’i ya da Prelud’lerinden birini çalabilirim; hatta seni başımdan savmak için Mazurkalarını bile çalabilirim diyecek.

Lehçeleriyle birlikte sular seller gibi öğrenip, dilleri arasına kattığı Çince ve Swahilice’den metinler okuyacak. Dedikodu yapacağız, patates kızartması yiyip simsiyah çaylar içeceğiz. O sigara tellendirecek.

Ve ben yayındayken bile onu çok özleyeceğim.’

Bilge’ye bizden de selam söyle Sevgili Sedat.
Yazarın Tüm Yazıları