Paylaş
Ben bu konserler içinde özel bir konserin eksikliğini hissediyorum.
İstanbul’u İstanbul yapan yankılar, kantolar.
Yahya Kemal Beyatlı bizim şarkılarımızda bizim maceralarımız olduğunu söylemişti.
Birçok semtimiz için şarkılar bestelenmiştir, Boğaziçi’nin her iki yakası için de unutulmaz besteler yapılmıştır.
Bir prodüktörden şunu rica ediyorum. İstanbul şarkılarını sahnelesin. Ustaca yapılmış bir koreografi ile sunulursa dinleyicinin geleceği kanısındayım.
Bestelerin bazı şehirlere aidiyeti, bazı ülkelere aidiyeti müzik tarihinin çok bilinen gerçeğidir.
Bizet’nin Carmen operasını İspanya’da seyretmenin özel bir zevki olduğunu bütün müzikseverler bilir, Aida’yı Mısır’da piramitlerde görmenin etkileyiciliğini herkes bilir.
Ben de orada seyretmiştim.
Her besteci gittiği ülkeden, gittiği kentten etkilenir. Hele soğuk ülkelerin bestecilerinin çalışmaları birçok örnekle doludur.
Peki İstanbul gibi bir yerin şarkıları neden özel bir konserde sunulmaz.
*
Çoğu buluşmalarda herkesin birlikte söylediği Kalamış şarkısı hepimizin ses belleğindedir. Güftesi Behçet Kemal Çağlar’a, bestesi Münir Nurettin Selçuk’a ait olan bu şarkı sahnelenmeye çok uygundur. Bunu pekâlâ iyi müzisyen Timur Selçuk yapabilir.
Yahya Kemal Beyatlı’nın nice şiiri bestelenmiştir, gene bu konuda Münir Nurettin Selçuk’un bestelerini hatırlayacağız.
Edebiyatımızda ve müziğimizde adaların rolünü biliyoruz. Bir İstanbul bestecisi de Yesari Asım Arsoy’dur.
Birkaç bestesini anımsatalım:
Adalardan bir yar gelir bizlere,
Aşkım Yeniköy sahili deryasını sardı,
Hisarlı kız,
Biz Heybeli’de her gece.
İlk elde aklımıza gelenler.
Ünlü başka bir şarkı:
Yine bu yıl ada sensiz.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Bu konserlerin Adalar’da, Boğaz’ın başka mekânlarında da yapılabileceğini öneriyorum. Kültür turizmcilerinin yabancı ülkelerde adaların, orada yaşayan yazarların adına göndermeler yaparak nasıl kültür turizmi yaptıklarına tanık oldum.
Neden bizde yok. Neden hep Bodrum, Antalya, oraların İstanbul gibi müzik tarihleri anılacak kadar değil.
İstanbul denince sadece şarkılarla değil, kantolarla da sunulmalı. Çünkü onların da yaşam tarihimizde zevk belirleyici etkisi var.
Çocukluğunu unutamayanlar Ayşe Abla’nın radyo programında giriş müziğini unutmamışlardır.
‘İstanbul’un her tarafı mercandan’.
Sözü Nâzım Hikmet’e bestesi Mesut Cemil’e ait olan beste her yerde her zaman söylenir.
Elbette kentleri bizim belleğimize yerleştiren şarkılar ve türkülerdir, bu listeye Türkçe tangoları de eklemek gerekir.
Bu tür bir gösteri İstanbul’u tanıtmak açısından da etkilidir. Birçok edebiyatçının, müzisyenin, müzik tarihçilerinin severek katkıda bulunacaklarından eminim.
Müzik çağrışımları edebiyatı da güçlendirir.
Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir’inde Tab’ı Mustafa Efendi’nin bestesini anar İstanbul’u anlatırken, Erzurum’u yazarken de bu uzun havayı anar.
Mersin’e gitmeden Cevdet Çağla’nın bestesini dinledim, her Bursa’ya gidişimde Muhlis Sabahattin’in tanınmış şarkısını mırıldanırım, ‘Bir yeşil gözlü kız gördüm Bursa’da’.
Elbet Türkler de kentin kimliğidir.
*
BU konu gerçekleşinceye kadar üzerinde duracağım.
Paylaş