Paylaş
Bir iş çözülemez bir yumağa dönüşünce, durum tek cümleyle özetlenir: ‘‘İşimiz Allah'a kaldı.'' Kısaca, kulların yapacağı bir şey yoktur, anlamını taşıyor bu cümle.
Sanırım, şimdi bu söze modern bir yoldaş geldi: ‘‘İşimiz İnternet'e kaldı.''
Bilmiyorum diyen insan soyu nerdeyse tükendi, cevap hazır, hele bir İnternet'e bakalım. Derde deva, sadre şifa ne varsa İnternet'te hazır ve nazır.
Bir adres istiyorlar, ya da yalan yanlış bir hititipi, arkadan üç tane w koydu mu, cakasından geçilmiyor. Açıl İnternet açıl, duasından sonra, bilgiyi hacı bekler gibi beklemeye başlıyorsunuz. Allah ömürle sabır versin ki, sorunuzun cevabını öğrenilebilesiniz.
Tabii çöllerde vaha arayanların halüsinasyonlarına düştüğünüz günler de oluyor. İnternet hüsranı hiç bir hüsrana benzemiyor, o anda, teknolojiden İnternet'e dümensiz açılan arakadaşınıza kadar bir çok kişiyi ve kavramı sevgiyle anıyorsunuz.
İnternet labirentinde kaybolanlara çok rastladım, yılmadılar, yeniden açıldılar. Müntehirlerin saplantısını yok etmek kolay değil.
İnternet'e karşı mıyım, ben çağın dışında bir adam mıyım? Yeni kitapları öğrenmek, yeni CD'ler hakkında bilgi edinmek için onu kullanıyorum.
Ben, alt yapıları olmadan, konu hakkında cehaletlerini bilmeyenlerin İnternet yolculuğundan sıkılıyorum.
Konunun alt yapısına sahip olmadan, ilk bilgilerden haberdar olmadan, pusulasız yolculuğa çıkılır mı? Her şeyi bilmek mümkün değil ama bilmediğiniz şeyi nerede bulacağınızı bilmeniz gerekiyor. Bence İnternet'in önemi, sırrı burada.
İnternet ummanına küçük kayıkla açılanlardaki cahil cesaretine şaşıyorum.
İş adamı ve okur yazar bir arkadaşım, çok ilgi çekici bir bilgiyi iletti bana. Yurt dışındaki bazı şirketlerde, gerekli insanlar dışında, personele İnternet kullanımı yasaklanmış. Çünkü Geyik Muhabbeti'nin yerini İnternet Muhabbeti almış. Demek ki o şirkette, ekran karşısında boş gözlerle ufka dalanların sayısı azalmış.
Solti'nin öldüğü gün, bu konudaki bilgilerimi, arşivimi zenginleştirmek amacıyla, İnternet'te bilgi avına çıkacak arkadaşım, bana öyle sorular sordu ki, yazılı kaynaklarla çalışmamı daha çabuk tamamaladım.
James Joyce'la ilgili yeni çalışmaları İnternet'te bulabilirsiniz ama o yazarın adını ilk kez duyuyorsanız, ondan tek satır okumamışsanız, İnternet size neylesin?
Biz zaten ifrat'la tefrit arasındaki tehlikeli bölgede en çok uygarlık zayiatı veririz.
Teknolojinin kolaylığından, zaman kazandırmasından yararlanalım ama önümdeki ansiklopedide bilgiler mevcutsa, ille de İnternet'e yelken açmam gerekmez. Elektronik olmayan şeyleri reddetmek de her durumda şart değil.
İkisinin dengesini kaybettik.
Bilgisiz İnternet şizofrenleri, insanları aldattılar ve korkuttular.
Yurtsan Atakan'ın 'E-posta züppeliği' yazısı onun için çok hoşuma gitti. E-posta apoletli yazarlardan biri olarak yazıya daha da çok katıldım.
***
Sevgili Yurtsan, sorunu özetleyeyim. İnsan, icadına katılmadığı makineyi tam kullanmayı bir türlü öğrenemiyor.
İkimiz de aynı noktada buluşuyoruz.
Paylaş