Paylaş
Yazının başlığı şuydu: “75 Yıl Sonra Pülümür’de”.
Tunceli’nin Pülümür ilçesindeki ana caddeye, Cemal Süreya’nın heykeltıraş Murat Yeşilgöz tarafından yapılan heykeli konulmuş.
Cemal Süreya, 1938’de Pülümür’de doğdu, 1990 yılında da İstanbul’da öldü.
Doğduğu ve ailesiyle birlikte sürgüne gönderildiği yerde heykelinin yapılması, sanatçıya gösterilen sevgi ve saygının örneği.
Birçok belediye, bu tür kararları uyguluyor. Sanatçının adı salonlara, kültür merkezlerine veriliyor, heykelleri dikiliyor.
Bu sevindiğim yanı.
Ama ne yazık ki bizde her iktidar, belediye, kendi eğilimindeki, kendi dünya görüşündeki sanatçının heykelini dikiyor.
İşin fecisi önce dikilen heykeli kaldırıyorlar, yerine ‘kendi adamlarının heykelini’ dikiyorlar.
Çünkü bizde sanata, sanatçıya tarafsız bir bakışla değerlendirme yok. Onun için de, bir yandan sevindim bir yandan da ne zaman değiştirilecek sorusu içime düştü.
Cemal Süreya için Pülümür acılı günlerin başlangıç noktasıydı, ana-babasını kaybetmenin de belleğe mıhlandığı yerdi.
***
CEMAL SÜREYA iyi bir şairdi, mali bürokrasinin en üst mevkilerine kadar yükseldi, ama siyasal rüzgârların önünde eğilmedi.
Şiirin dışında, parayı ve serveti hep yanından kovdu.
Bir şaire özgü kırılganlığı, alınganlığı, anı dağarcığımın en seçkin çekmecesinde saklarım.
Yaşamından gelen hüzün, şiirlerine sızmıştır.
Bazı edebiyatçıların yaşamları ile yazdıkları arasındaki gelgitleri görmezden gelemeyiz. Saydam yaşamları, yazdıklarını, konuşmalarını belirler.
İşte Cemal Süreya böyle kişilerden biriydi.
Dostluklarında, üzüntüsünü kimselere iletmezdi, alınganlığını hissettirirdi.
Şiiri kadar düzyazısı da usta işiydi.
Cemal Süreya hayatında iz bırakan sürgünü Kişne Kirazını ve Göç, Mevsim şiirinde “ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi, / firavun’un ekinlerini yöneten yusuf da / arkadan yırtılmış gömleğiyle / kanatları dökülmüş kuşa benzerdi” sözleriyle hatırlatır. Süreya, eşi Zuhal Tekkanat’a gönderdiği mektupta ise o günleri açıkça şöyle anar:
“Bizi bir kamyona doldurdular
Tüfekli iki erin nezaretinde
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar
Tarih öncesi köpekler havlıyordu
Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler
Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki
Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü”
***
ŞAİRLER olmasa belleksiz kalacağımızın bir göstergesi, bir o kadar da gecikmeli bir özür bu yaşananlar.
Paylaş