Hayat, artakalan zamandır

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'te yayınlanan Pazar Denemeleri, Artakalan Zamanda adıyla kitaplaştı.

Hayatın coğrafyası, kişiliğimizin tarihi; zengin bir bitki örtüsünün bulunduğu ormanları/bahçeleri hatırlatır. Güllerin çekiciliği, leylakların kokusu, ayrık otlarının arsızlığı, ısırganların tenimizi dalaması, kaotik bir bütünlüğün tanımlanamayan zevki.

Ya kulağımızdaki playback'ler... Sirenler'den feryadlara, bir barok melodiden popun kıvraklığına kadar engin bir ses haritası.

Ertuğrul Özkök'ün Pazar Denemeleri; asıl hayatımızın, Artakalan Zamanda varolduğu itirafına, kendimize kıskançlıkla ayırabildiğimiz ya da ayırmak için hiç durmadan tekrarladığımız nakıs teşebbüslerimizin gizil çelişkilerine sürüklüyor bizi. Kulaklarımızı tıkatmasak da, ellerimizi bağlatmasak da birer Odysseus gibiyiz.

Aslında hayatımız; artakalan zamanda yaptıklarımızdır, diyebilsek.

Çoğumuz, meslek kısır döngüsünün içinde tükettiğimiz ömrü değil de, asıl hayat olarak, artakalan zamanı gösteririz. Özlenenle gerçeğin ihanetinin simgesi.

Artakalan zamanlardan örülseydi hayat, çocukluk günlerinin, ilk aşkın ve ilk ihanetin yazıldığı, kilitli maroken kaplı defterimiz kutsal kitabımız olurdu.

Artakalan zaman, kimseyle paylaşamadığımız, paylaşmak istemediğimiz yalnızlık kalesinin burçlarıdır.

Onu savunmak için herşeyi verebiliriz, yeter ki kalemiz düşmesin.

Artakalan Zamanda, kimi zaman bir anının ardına düşmüş zamansızlığın tadını çıkarmış, kimi zaman bir pop parçasının çağrısına katılmış, kimi zaman bir futbolcuda bütün çocukluğunun çizelgesini vermiş, kimi zaman aile fertlerinin hepimizde çağrışımlar yaratan serüveni yazılmış.

Pazar Denemeleri, geniş açılıdır. Çıkış noktasından sonra vardığınız durak, ayrıldığınız yerin ikliminde değildir. Çünkü konunun içinde, temalar ve kişiler birbiri içinde patlayan havai fişekler gibidir. Özkök, her usta yazar gibi sezdirmeden, o denemeye birikimini, konu boyutlandırma maharetini katmıştır. Yazılarda, cart renklerle pastel renkler, fırtınalarla imbatlar buluşur.

***

Deneme türünün, Ben'in serüveninin enfes bir örneği olan Hakuna Matata adını taşıyan Önsöz'ünde, edebi bir curriculum vitae yazmış:

‘‘1986 yılında üniversiteden ayrıldığımda, aylaklık hakkını sonuna kadar kullanan bir öğretim üyesiydim.

Sonra Hürriyet'te çalışmaya başladım.

Kendimi bir anda hiç alışık olmadığım bir kamu meydanında dolaşırken buldum. Tenhalıklarım kayboldu.

Kaybettiğim bu tenhalıkları, bu bana ait yalnızlıkları yıllar sonra Kenya'nın gerçeküstü tepelerinde buldum. İşte o zaman bana kalan zamanın fevkalade şahsi ve keyfi bir bilançosunu çıkarmaya çalıştım.

Pazar günleri yazılan yazılarımla.

Hürriyet'in tepesindeki hoş bir odada, tek başıma, sadece kendimle beraber yazdığım bu yazılar işte böyle bir muhasebenin ürünüdür.

Artakalan zamanda yazılmıştır. O yüzden çok kıymetlidir.

Svahili dilinde kulağa hoş gelen iki kelime var.

Hakuna Matata...

Türkçede Takma kafana anlamına geliyor. Bu yazılar kamu meselelerini, siyaseti, mesleki sorunları bir kenara bıraktığım anlarda yazıldı. Yani kafama başka şeyleri taktığım anlarda.

Bana artakalan zamanda kafama takılanları.

Başka ve gerçek şeyleri düşündüğüm anlarda.’’

Artakalan Zamanda kitabında yer alan denemeler, sekiz ana başlıkta sunuluyor. Arka Odamın Misafirleri, Kahve ve Zeytinyağı, Mujiklerin Ölümü, Şehirler ve Mevsimler, Tavşan Kardeşin Küçük Resmi Tarihi, Kadınlar ve Erkekler, Zoo, Üç Zamanlı Vals.

Sepya aile fotoğraflarından, zamanımızın popüler kahramanlarına kadar uzayan kalabalık bir portreler galerisi. Kimi, anıların içinde beliriveriyor, kimileri bir klibin görüntüsünde karşımıza çıkıyor, kimileri İzmir'in Kordonboyu'nda dolaşıyor, Che Guevara ile Jim Morrison'un fotoğrafı aynı duvara asılıyor.

Bu kadar ayrı konuların ortak noktası ne? Hangi çözülmez düğümde buluşuyorlar. Elbette hayatta.

Bir kuşağın anatomisi, sivriltilmiş bir kurşun kalemle çizilmiş.

Arkadaş Kaybetmnin Ne Olduğunu Bilirim,benim favori denemelerimden:

‘‘İşte bazen böyle, küçük prehistoryamda volta atmaya çıkarım. Şahsi arkeolojimin eşsiz kalıntılarını bulur çıkarırırm.’’

Bir Demet Yasemen' de yazıldığı gibi, bu denemeler hepimizi şahsi ihtilallere çağırıyor.

Zeytinyağ tabağına ekmek banarken, Cizre'deki bir ölümü düşünmek, babannenin ölüm döşeğinden acılara yolculuğa çıkmak...

***

Sahi, Artakalan Zamanda ne yapıyorsunuz? Ertuğrul Özkök'le birlikte düşünmenizi öneriyorum. Okuyunca bana katılacaksınız, hayatın seçenekleri sonsuzdur, o da bunun çeşitlemesini sunuyor bize.

(Artakalan Zamanda, Ertuğrul Özkök, Yapı Kredi Yayınları)

Yazarın Tüm Yazıları