Hamam kültürümüzün müzesi açıldı

BEYAZIT’tan Laleli’ye doğru inerken, eskiden, sağda terk edilmiş bir bina dikkatinizi çekmiştir.

Haberin Devamı

Bugün o eski hamam onarılarak temizlik tarihimizin belge, objelerini bize sunuyor.
İstanbul Üniversitesi’nin yanında tarihi hamam, “II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi”ne dönüştürüldü. Bir kentin müzeleri, yalnız o kentin değil o ülkenin uygarlığının da öğrenilme mekânlarıdır. Eski yapıların, tarih içindeki işlevlerine uygun biçimde yeniden onarılıp ziyarete açılmaları, devletten üniversitelere, yerel yönetimlerden özel kurumlara kadar birçok kurumun sorumluluğu altındadır.
İstanbul’da hâlâ birçok tarihi hamam var, semt hamamları dışında, Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki hamamların da mimarisiyle, temizlik ve aynı zamanda sosyal tarihteki yeriyle ilgilenmeliyiz. Şimdiki hamam kültürü müzesi, görsel zenginliği dışında kataloğuyla ve kimi dönem sergileriyle de gelenleri bilgilendiriyor. Hiç kuşkusuz müze sadece hamam ekseni çevresinde faaliyet göstermiyor, sahip olduğu sergi alanlarında da değişik sergilerin açılmasını sağlıyor. Böylece üniversite çevresinde, durağan bir müze değil dinamik bir müze kimliği kazanıyor.
Hamamla ilgili kişisel eşyalar da müzeyi daha gezilir kılıyor. Terlikler, hamam tasları, topuk taşları, keseler... Müzeyi gezdikten sonra kataloğu da edinmenizi salık veririm. Müzelerin her zaman bağışa ihtiyaçları vardır. Bazı eşyayı biriktirme kıskançlığından kurtarıp kamuoyunun yararına sunmayı tavsiye ediyorum. Kimi müzeler bu sayede daha da zenginleşir. Nurhan Atasoy’un yazısını okurken, bağış yapanların listesine baktım, onlara teşekkür borçluyuz.
Nurhan Atasoy’un Türk Hamam Kültürü Müzesi’nin Doğuş Hikâyesi yazısında, önce binanın o metruk halden kurtulması için nice bürokratik ve ekonomik engellerin aşılmasını, sonra hamam kültürünün ne olduğunu belirtiyor: “15. yüzyıldan günümüze gelen II. Bayezid Külliyesi’ne ait, İstanbul Üniversitesi uhdesinde bulunan hamamın 2010 yılından beri sürmekte olan restorasyonu tamamlanmış ve bu çifte hamam, yani kadın ve erkekler için iki bölümlü inşa edilmiş olan hamamın ön iki büyük kubbeli soyunma mekânları Sergi Salonu haline getirilmiş, arkadaki yıkanma mekânları ise ‘II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi’ olarak hazırlanmıştır.
Bu ülkede yaşayan herkesin ailesinden gelen bir hamam kültürü vardır. Ama bugün etrafınıza baktığınızda bu kültürü yaşatan insanların azlığı hamam kültürünün artık unutulduğu izlenimini verir. Gerçi bu gerçek, çağdaş yaşam şartları içinde daha çok büyük kentler için geçerli ise de Türk hamam kültürü büyük ölçüde canlılığını kaybetmiştir. Halbuki 19. yüzyılda Avrupa’nın tüm ülkelerinin büyük şehirlerini Türk hamamları süslüyordu. Türk hamamlarının topluma temizlik getirdiği ve salgın hastalıklardan kurtulma yolunun onlardan geçtiği yazılıp konuşuluyordu. Gelenler hem hamam kavramının çağrıştırdığı ama bilinmeyen yanlarını öğrenecekler.”

* * *

Haberin Devamı


SERAP YÜZGÜLLER, Türk-Osmanlı Hamam Kültürü’nde, hamamın tarihini ve bize gelişini yazmış: “Temizlik kültürüyle doğrudan ilişkili olan hamamlar, içi ısıtılan ve sıcak su akan yapı birimleri olarak ilk kez MÖ 5. yüzyılda antik Yunan’da ortaya çıkar. Osmanlı’da hamam aslında Roma İmparatorluğu’nun mirasını devralan Bizans’tan, yeniden devralınan topluca yıkanma kültürünün bir ürünüdür. Bu anlamda, ‘Türk hamamı’ olarak tanımlanan mimari öğe, kültürler arası etkileşimin bir örneğini oluşturur.”
Katalogda “Hamam Eşyaları ve Görevlileri” bölümünde; Hamam Bohçası, Yaygı (sedir) örtüsü, Peştemal, Yemeni/tülbent, Hamam kesesi, Lif, Nalın, Takunya, Kirdenlik, Hamam tası, Şifa tası, Kildanlık ve Tarak hakkında tarihsel ve hamam kültürüne ait detaylarla birçok bilgi yer alıyor.


* * *

Haberin Devamı


ŞEHRİN merkezindeki bu “özellikli” müze, muhakkak ziyaret edilmeli.

Yazarın Tüm Yazıları