Paylaş
Onay, bir sanatçı duyarlılığıyla, Gezi’de olanların yanındaydı, 14 Haziran akşamı Taksim Meydanı’nda onlara piyano çaldı.
Önümüzdeki cuma akşamı Princeton Festivali’ndeki konserinde Türk Beşleri’nden Adnan Saygun’un bestelerini seslendirecek Gülsin Onay’ın mektubundan bir bölümü yazıma aldım.
Mektubun tamamını hurriyet.com.tr adresinden okuyabilirsiniz.
“Sayın Cumhurbaşkanım, Her bireyin sorumluluklarının başında, ülkesine karşı görevlerini yerine getirmesi gerekliliği yer alır. Kişilerin kendi alanlarında, küçükten büyüğe bu önemli görevi yerine getirdikleri ülkelerde huzur ve medeniyet hâkim olur, kardeşlik ve sevgi ile sürdürülen hayat adilce paylaşılır. Son olayların gösterdiği manzara, hepimizin de üzülerek gördüğü gibi, ülkemizin huzursuz ve uzlaşmadan uzak bir duruma doğru hızla sürüklendiğidir.
(...)
Bir yurttaş, bir anne, bir babaanne ve bir sanatçı olarak ve yavrularımızın geleceğini düşünerek, ülkemizin çağdaş, özgür, mutlu, demokratik ve hepimizin özlediği barış ve kardeşlik içinde yarınları için, kanunlar çerçevesinde gereğinin yerine getirilmesi hususunda emirlerinizi saygılarımla arz ediyorum.
Gülsin Onay
Devlet Sanatçısı”
Gülsin Onay, daha önce de Hükümet yetkililerine mektubum başlığıyla olayları yorumlayan bir mektup göndermişti.
Sanatçıların, yazarların, müzikçilerin saptamaları, bakış açıları politikacılara yeni ufuklar kazandırır. Günlük yaşamın tekdüzeliğinden kurtarır onları.
GEZİ PARKI olayları sanata ne getirdi? Saptamaların belgesel niteliği neydi? Çalışmalar özellikle hangi türe yoğunlaştı? Bir dökümünü yapmak gerekiyor.
Gezi parkı direnişinin ilk gününden beri görsel sanatların fotoğraf alanında patlama yaşandı. Birbirinden farklı -hatta çoğu ‘anonim’- fotoğrafçıların her an ve bölgeden fotoğrafları yer aldı...
Bunu kısa süre sonra video filmler takip etti. Arada belgesel, video röportaj olanlar da vardı, özel bir kurgu ile hazırlananlar da...
Parkta, Meydan’da, İstiklal Caddesi’nde ve ara sokaklarda sprey boyalarla duvarlara yazılan yazılar bir süre sonra açık hava galerisi halini aldı. Tabii yine bunların da fotoğrafları çekildi. Kurulan barikatların içinde veya çevresinde adeta ‘enstalasyon’lar hazırlandı. En azından kısa süre sonra Gezi Parkı ve çevresine giden insanlar bunları sırayla gezip fotoğraflarını çektiler. Park içinde çocuklara resim dersi verildi ve tiyatro aktiviteleri düzenlendi.
Olayların ilk gününden itibaren müzik unsuru hep aktifti, 15 Haziran tarihli müdahalenin öncesindeki günlerde Alman gezgin piyanist “klavierkuntz” başlığı altında konserler verdi. Gülsin Onay 14 Haziran tarihinde Taksim Meydanı’nda çalanlar arasındaydı. Başta gençlerin ilgiyle takip ettiği rock grubu Duman olmak üzere Kardeş Türküler, Dinar Bandosu ve daha birçok profesyonel ve amatör kalabalık grup veya solo müzisyenler şarkı bestelediler, bir albüm hacminde yeni besteler yaptılar...
Yeni yeni posterler hazırladılar... (Tıpkı 68’deki serigrafik afişler gibi, hatta daha kısa sürede grafik sanatlar üzerinden yansıması gerçekleşti.)
GEZİ PARKI OLAYLARI gelecekte ortaya konacak eserlere nasıl yansıyacak? Bunu da sormak gerek...
MEKTUBUN TAM METNİ İÇİN TIKLAYINIZ
Paylaş