Giyim kuşamın kartpostallardan tarihi

Halil Gökman, ‘Tekstilin Postadaki Yolculuğu’ kitabında, giyim tarihinin tarihini işliyor. Giriş’te kitabın içeriği konusunda bilgi veriliyor:

Haberin Devamı

“Yeme-içme ve barınma ile birlikte örtünme, insanın üç temel ihtiyacından biridir.

Elyaftan başlayarak iplik, kumaş, boya, baskı ve apre işlemlerini bünyesinde toplayan tekstil sanayisi, giyim ve giyim dışı mamul ürünler için ihtiyaç duyulan kumaşı üretir. Her ne kadar mamul ürünleri ortaya çıkaran konfeksiyon başlı başına bir sanayi dalı olsa da tekstil üretim zincirinin son halkasıdır.

İlk insanların sadece soğuğa karşı bir tedbir olarak düşündükleri giyim zaman içinde süslenme, sosyal statü, rahatlık, kültür ve din olgularıyla farklılaşmalar sergileyerek gelişmiştir.

Yirmi yıl boyunca yurtiçi ve yurtdışı müzayedelerden toplanan kartpostallarla hazırlanan bu kitap, Türk tekstil sektörünü kartpostallar üzerinden ve bir koleksiyoncu gözüyle anlatmaktadır.”

Haberin Devamı

Kartpostal, genç kuşağın şimdilerde kullanmadığı bir iletişim aracı.

Giyim kuşamın kartpostallardan tarihi

Ana başlıklar:

Osmanlı Dönemi

Giyim

Giyim Dışı Tekstil

Hammadde

El Üretimi

Makineleşme

Halıcılık

İç Pazar

İhracat

Mağazalar

Erken Cumhuriyet Dönemi

Kıyafetlerde Değişim ve Batılılaşma

Resmi Bayramlar ve Kıyafetler

Eğitim ve Araştırma

Hammadde

Sanayileşme

Halıcılık

(İş Bankası Kültür Yayınları)

FESTİVAL BUGÜN BİTİYOR

21 yıldır gerçekleştirilen Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali bugün bitiyor. 11 Mayıs’ta başlayan festivalin Sanat Yönetmeni Hüseyin Başkadem.

Festivale kimler katıldı:

Nadir Ede

Metin Celal

Artun Ünsal

Kandemir Basmacıoğlu

Fethi İzan

Prah String Quartet

Bülent Özgören

Ferit Yantur

Mehmet Ömür

Haydar Ergülen

Engin Akın

Şehrin birçok salonunda ve farklı mekânlarda konserler verildi, konuşmalar yapıldı, fotoğraf sergileri açıldı.

Üç büyük kentin dışında düzenlenen etkinlikleri, festivalleri desteklemek gerekir.

Bu açıdan da oranın valisine, belediye başkanına katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

TÜRK OPERASINA ADANMIŞ BİR ÖMÜR SUAT ARIKAN

ANDANTE’nin yeni sayısında Suat Arıkan’la İsmail Hakkı Aksu’nun bir söyleşisi var.

Arıkan bu söyleşide çocukluk dönemini, konservatuvar yıllarını, ona emek veren hocalarını anlatıyor.

Haberin Devamı

Giyim kuşamın kartpostallardan tarihi

İstanbul’da sahne yaşamı nasıl başladı, neler yaşandı:

“Yıl 1981, 24 yaşında genç bir solist adayı olarak AKM’nin içine ürkek adımlarla girdim. Müdür Mustafa İktu idi. Onu görünce rahatlamıştım. Piyanonun başına oturarak bana, ‘Ne biliyorsun?’ diye sordu. Ben de büyük bir özgüvenle, ‘Bas aryalarının hemen hemen hepsini bilirim’ dedim. ‘O halde gir bakalım, çalıyorum’ dedi ve Bellini’nin La Sonnambula adlı operasındaki kavatinayı çalmaya başladı. Ben henüz söylemeye başlamıştım ki birden durdum ve ‘Bu doğru ton değil’ dedim. Bunun üzerine Mustafa İktu durarak bana, ‘Aferin! Yarım ton tiz çalıyordum!’ dedi.

Hem sesimi beğenmiş hem zengin repertuvarımı ve müzik bilgimi denemişti. O an Mustafa İktu’dan geçer not aldım ve stajyer solist olarak göreve başladım.

Haberin Devamı

Bana doğrudan genel prova verdiler.

41 yıllık kariyerimde, yurtdışında ve içinde olmak üzere birçok orkestra şefi ve rejisörle çalıştım.

Çalıştığım orkestra şefleri içinde ilk aklıma gelenler Annovazzi, Ziino, Sasson, Angelov, Palumbo, Pirolli, rejisör olarak da Kara, de Tomasi, del Monaco’dur.

Resim tutkumu müzikten daha önce keşfettim.

41 yılda prova ve temsillerde sayısız anılar biriktirdim.

Sahneye, olmayacak bir anda çıkan kediler... Sahneye çıkması gerekirken kuliste uyuyakalan solistler. Kavga sahnesinde kaza eseri gerçekten yaralananlar...”

(Andante Müzik Dergisi)

Yazarın Tüm Yazıları