Paylaş
GEÇEN hafta pazartesi günü Hami Çağdaş ile birlikte GAÜ (Girne Amerikan Üniversitesi) öğrencileriyle bir söyleşi yapmak üzere Kıbrıs’taydık.
Üniversite ve öğrenciler konusunda Rektör Vekili Sadık Ülker ile CEO Asım Vehbi’den bilgi aldık.
Üniversite, öğrenci çeşitliliğiyle dikkati çekiyor. On üç bin öğrencinin okuduğu üniversitede yüz değişik ülkeden öğrenci eğitim alıyor.
Öğrenci çeşitliliğini yemek salonunda gördüm, renkleriyle, giyimleriyle gerçekten bir renk cümbüşü içinde yaşadım.
KKTC GAÜ’nün yöneticiler kurulu başkanlığını Serhat Akpınar yürütüyor.
Akpınar, aynı zamanda Kıbrıs’taki birçok eski yapının, örneğin Lefkoşa Arapahmet Mahallesi’ndeki Osmanlı-Ermeni binalarının onarımını üstlenmiş.
Bir şehrin tarihsel dokusunun, kozmopolit kültürürün korunması için örnek tavırlardan birisi...
Kıbrıs’ı ve tarihini değişik dönemleriyle öğrenmek isterseniz size bir kitap salık vereceğim. Ferhat Atik’in yazdığı “Lambousa Krallığı–Tarih, Medeniyet ve Kültürün Zamana Direnişi”. Kitap, GAÜ Yayınları tarafından yayımlandı.
Ferhat Atik, Sunuş’ta adayı bakın nasıl tanıtıyor:
“Kıbrıs Adası da bu kaotik yapıdan payına düşeni alan ve asırlar boyunca gördüğü medeniyetlerin onca kalabalığına rağmen, her ayrılan, kaybeden, terk edenle kendi yalnızlığına gömülen bir kaderin tarihini yaşamış ve yazmış bir ada. Zaman, insan tanımaz bir rüzgâr gibi gelip geçerken, bizlere, önemli bir kanıt bırakmış.
O da insanların, coğrafyaların sahibi olmadığının kanıtı.”
‘Kıbrıs Adası’nın Kısa Tarihi...’ni okuduktan sonra ayrıntıyı öğrenebilirsiniz.
Kitap, fotoğraflar ve Kaynaklar bölümü ile son buluyor.
BEN ve Çağdaş, konuşmamızda barış ve sanat ilişkisine değindik.
Moderatörlüğü (yeni deyişle kolaylaştırıcılığı) Oğuz Karakartal üstlendi.
Ben, barışın edebiyata nasıl yansıdığını, barışın sağlanabilmesi için hoşgörü kavramına önem verilmesini, aynı düşüncede olmayanların birbirini dışlamamasını, şiirin, romanın, öykünün de bu anlayışa katkıda bulunmasını ve bulunacağını söyledim.
Kitap okumaları konusunda da, basılı kitapla e-kitap konusundaki karşılaştırmaları konuştuk.
Hami Çağdaş, hoşgörü kavramının yerleşebilmesi için birinin yukarıdan bakan bağışlayıcı bir tavır takınmamasını, takındığı takdirde eşitliğin gerçekleşemeyeceğini vurguladı. Kişiler ve devletler arasındaki ilişkilerin de bu bağlamda özgürlükçü bir anlayışı içerebileceğini savundu.
Küresellik kavramının alanı üzerine görüş alışverişinde bulunduk.
İnternetin yazılı bir kaynakla sağlaması yapılmadan düşülecek hatalardan birkaç örnek sunduk.
Barışı da sağlayacak olan sanattı, edebiyattı.
Ben ve Çağdaş, sanatın hayatlarımızda yer almadıkça, bizde bir etki yaratmayacağını, içselleştirilmedikçe de bu dışta kalmanın süreceğini belirttik.
Ayrıca Hami Çağdaş, bir tiyatro eleştirmeni olarak Türkiye’deki tiyatro sanatının yükselen bir grafik gösterdiğini, İstanbul’da gerek ödenekli gerek özel tiyatroların seyirci bulduğunu, gençlerin bu alanda desteklendiğini de sözlerine ekledi.
*
GENÇ kuşakla, üniversite öğrencileriyle buluşma her zaman kuşaklar arası diyaloğun yararını gösteriyor.
Paylaş