Paylaş
Geçen hafta, iki günümü genç iletişimcilerle birlikte geçirdim. Onların dünyalarını anlamaya, umutlarını paylaşmaya, sıkıntılarını gidermeye çalıştım.
Hayat ve meslek konusunda alışverişte bulunduk sözü, daha doğru bir özetleme.
Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Yarışması'nın ödül töreninde, Türkiye coğrafyasının değişik iklimlerinden gelen gençlerle birlikte tazelendim.
Gerek İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, gerek başka okullarda öğretim gören genç kuşak iletişimcilerde gözlemlediğim en önemli nitelik, hepsinin Türkiye'nin sorunlarını yakın takibe aldıkları, meseleleri iyi bildikleri, doğru analiz ettikleri, çözüm arama konusunda da yeteri kadar donanımlı oldukları.
Yarışmayı kazananların çoğu, medyanın, iletişimciliğin ortak bir çalışma olduğunu, toplu üretmenin gerekliliğini, daha mesleklerinin başında çalışmalarıyla ispatladılar.
Yarışmaya gönderilen eserlerin çoğunda, bir kaç imza vardı.
Hiç kuşkusuz genç iletişimciler, radyodan gazeteye, televizyona kadar bu geniş alanda toplumun meselelerini, nasıl algılayıp yansıttıklarını bize gösterdiler. Bu da onların zihniyeti konusunda bize bilgi veriyordu.
İstanbul Üniversitesi'nde ve ödül alan iletişimciler gecesinde beni mutlu eden bir gerçeği farkettim.
Öğrencilerle hocalar arasında inanılmaz derecede sağlam, saygın bir bağ vardı. Mesleklerinin püf noktasını anlamışlardı.
Umarım, üniversitenin diğer dallarındaki ilişkiler de bu güzellikte ve düzeydedir.
Yazılı basın ödüllerini alanların yazılarını okudum. Türkiye'de bilime, araştırmaya inanan bir kuşağın yetiştiğinin kanıtıydı bu çalışmalar.
*
İSTANBUL Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin oylarıyla alınan sonuçta, Kültür-Sanat dalındaki ödülü bana verdiler.
Genç kuşağın sizi okuması ve ödüllendirmesi unutulmaz bir mutluluktur.
Üstelik, törendeki konuşmamda dediğim gibi, edebiyat jürilerinde bulunduğum için hep ödül verdim. Ödül almadım.
Ödül verirken tartışmalar yapılır, jüri üyesi olarak bir çok eleştiriye muhatap olursunuz.
Oysa ödül alınca böyle bir sorumluluğunuz yok.
Benim gibi, ödül alan diğer meslektaşlarımla, genç kuşakla aramızda kurulan ödül bağının güzelliğini yaşadık.
Tören gerçekten çok güzeldi; düzenli, sıcak .
İletişim mesleğinin zevkini ve zorluğunu daha şimdiden biliyor öğrenci arkadaşlarımız. Genç kuşak, Türkiye gibi bazı kavramların oluşum halinde olduğu, üstelik kavram kargaşasının yaşandığı bir ülkede, yazmanın, yaratmanın dikenli fıçısını da göğüsleyecek olgunluktalar.
*
GENÇ iletişimciler Türkiye'yi dünya ile birlikte algılıyorlar. Görme açıları geniş.
Paylaş