Gaziantep’te Uluslararası Göç Filmleri Festivali

İnsanlık tarihinin çeşitli dönemlerde, çeşitli ülkelerdeki göç olgusu hiçbir zaman güncelliğini kaybetmiyor.

Yalnız savaş dönemlerinde değil, barış dönemlerinde de uluslararası bir anlaşmazlık unsuru olan göç, yalnız gazete haberleriyle, arşivlerdeki tutanaklarla anılmıyor.

Göçün insanda bıraktığı maddi ve manevi yaralar, bir ömür boyu kapanmıyor. Bunu insanlığa hatırlatmak da hiç kuşkusuz sanatın işi, yazının dışında görsellik de acının onulmazlığını adeta hafızalara mıhlıyor.

İnsanoğlunun en unutkan olduğu sayfalar göç tarihi ve göç edebiyatı üzerine olandır.

Türkiye, göçün bütün sancılarını çekiyor, göçmenlere en insancıl anlayışta davranan Türkiye’dir.

Her zaman ummuşumdur, sanattan, sinemadan bu acıları okuyanlar, görenler belki ders alır.

Ama almadığını bugün de görüyoruz.

Göç olgusuna festivalde ayna tutulacak. 50’den fazla filmin gösterileceği festivalde, insanlığın ortak kaderi göç olgusunun medeniyet kavramı içindeki yeri irdelenecek.

Festivalin ana amacı da göçü yeniden anlamak, yorumlamak.

Yerli ve yabancı 500’ün üzerinde sinemacı, basın mensubu, sivil toplum kuruluşlarından katılımcılar ve konuyla ilgili akademisyenleri ağırlamayı planlayan festival, sinema üzerinden göç ve göçmen meselesi hakkında farkındalık yaratmaya çalışacak.

Etkinlik sırasında göç ve medeniyet temalı filmler üzerinden iki kategoride yarışma düzenlenecek. Uluslararası uzun metraj ve uluslararası kısa metraj yarışmaları sonucunda üç ayrı ödül verilecek.

Maruz kaldıkları insanlık dışı koşullar sebebiyle doğduğu ve büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalan milyonlarca göçmene kucak açan Türkiye, dünyanın en büyük ve geniş kapsamlı tematik film festivaline ev sahipliği yapmakla, 2011 yılından beri bu anlamda desteğini hiç esirgemeyen Türkiye, şimdi de sinema sanatıyla göçmen meselesi üzerine bütün dünyayı düşünmeye davet ederken, farkındalık için dünyaya sesleniyor.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen Uluslararası Göç Filmleri Festivali ilk kez Gaziantep’te yapılıyor.

FESTİVALİN ÖZELLİĞİ VE PROGRAMLARDAN SEÇMELER:

50’den fazla film, yüzlerce katılımcı

Uluslararası Göç Filmleri Festivali, göç ve göçmen meselelerine odaklanacak, mültecilerin adaptasyon süreçleri hakkındaki filmlere yer verecek, paneller düzenleyecek, konser etkinlikleri ve çalıştaylar oluşturacak. 500’ün üzerinde sinemacı, basın mensubu, STK katılımcıları ve konuyla alakadar akademisyenleri ağırlamayı planlayan festival, sinema üzerinden göç ve göçmen meselesi hakkında farkındalık yaratmaya çalışacak. Festival boyunca göç ve medeniyet temalı 50’den fazla film gösterime sunulacak. Gaziantep’teki bu ilk yılda UNICEF de organizasyonun bir parçası olacak, etkinlik sırasında uluslararası kısa film yarışması düzenleyecek ve ödüllendirilecek.

Göç ve medeniyet temalı filmler ödüllendirilecek

Dünyada ve Türkiye’de son beş yılda önemli festivallerde ödüle layık görülmüş filmler arasından yapılacak seçkiyle oluşacak eserler belli temalar üzerinden yarışarak en iyilerini belirleyecek. Göç ve medeniyet temalı filmler üzerinden iki kategoride yarışma düzenlenecek. Uluslararası uzun metraj ve uluslararası kısa metraj yarışmaları sonucunda üç ayrı ödül verilecek. Bunların ilki, “En İyi Uzun Metraj Film Ödülü” olacak ve 15 bin Euro para ödülü verilecek. İkincisi, en iyi senaryoya verilecek 5 bin Euro değerindeki “İlham Verici Senaryo Ödülü” olurken, üçüncüsü, yine 5 bin Euro olarak belirlenen “En İyi Kısa Metraj Film Ödülü” olacak.

Gaziantep tarihi atmosferiyle ev sahipliği yapacak

Festival, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan ve Türkiye’nin en özel kentlerinden biri olan Gaziantep’te gerçekleşecek. Göç meselesini işleyecek olan festival, bir yandan da sinemayı, halkı ve konuklarla birlikte Gaziantep’in harika atmosferini bir araya getirecek. UNESCO’ya göre dünyanın en önemli 8 yaratıcı gastronomi kentinden biri olan Gaziantep, Anadolu’nun ilk sinemasına sahip olarak bu anlamda da önemli bir yerde bulunuyor. Dünyanın en büyük mozaik müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi, tarihi öneme sahip Rumkale, orijinal dokusunu koruyan Bey Mahallesi, Bakırcılar Çarşısı ve Naib Hamamı gibi güzelliklere sahip olan şehir, konuklara program dışında da keyifli bir deneyim yaşatacak.

*

GÜNDEME OTURAN BİR KİTAP

BUGÜN Hürriyet Kitap Sanat’ta çıkan ve kapak olan A. Ömer Türkeş’in ‘Mülteciler...’ yazısını mutlaka okuyun.

Kendisi de mülteci olan, 2018’de Fransa’nın en prestijli edebiyat ödülü Goncourt’u kazanan Mahir Güven’in ‘Ağabey’ romanı üzerine bir yazı.

Yazıdan sadece spotu alıyorum:

“‘Ağabey’, kendilerini kabul etmeyen bir topluma entegre olmaya çalışan Suriyeli bir ailenin dokunaklı hikâyesini anlatıyor. Bu aynı zamanda Paris’in gettolarında yaşayan dışlanmışlara, savaşa, göçmenliğe, ayrımcılığa dair bir hikâye... Güzel bir roman, mükemmel bir başlangıç.”

Romanı dilimize Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nü kazanan iyi çevirmen Ebru Erbaş çevirdi.

*

GÖÇMEN sorunu, bugünün en acil sorunu olarak hayatımıza girdi.