Paylaş
BUGÜN eğitimle ilgili yazacağım için, önce sevgili Nuran Çakmakçı’dan özür dileyeceğim.
Cumartesi günü bir arkadaşımın kızı için yardımcı ders kitapları aldım. Koca bir caddenin bu tür kitap satanlarla dolu olduğunu görünce, öğretmen dostlarımdan
bu konuda bilgi aldım.
Hiç kuşkusuz beni asıl ilgilendiren çocukların edebiyat, sanat, felsefe konuları karşısındaki davranışlarıydı.
Bir öğretmen arkadaşım tanınmış bir şairi sınıfında tanıtırken, çocuklar neredeyse bu eğitim sistemine itiraz etmişler. Hocam, demişler, şiir güzel bir şey de, üniversite sınavında bize ne faydası olacak? Diğer bir öğretmen arkadaşım da Sokrates’in Savunması’nı okumuş. Yalnız öğrenciler değil, velilerin bir kısmı da bu tür kitaplar çocuklara ağır gelmez mi demiş.
Felsefe okuyacağımıza, sınava hazırlayın bizi diyorlarmış çocuklar. Eh, daha okumayı öğrenir öğrenmez, en kısa sürede sınavla okul kazanmak durumunda kalan çocukların böyle bir güdüyle hareket etmesi olağan.
Bilim, sanat ve edebiyatta o kadar hafifliyoruz ki nerdeyse cehalet ülkesine uçarak gideceğiz.
Çok merak ediyorum: Felsefe bilmeyen biri hayatı nasıl anlayabilir, öğrendiklerini nasıl bir temele oturtabilir. Küresel bir anlayışta nasıl rol alabilir?
Bazıları da şöyle diyorlarmış: “Eğer biz bu şiirleri okumak istesek zaten internetten bulur okuruz.”
Sordum soruşturdum; yapılan bir araştırmada da internet kullananların yüzde 70-80’i oyun oynuyormuş! Şiir falan hak getire.
Masalarında sözlük bulunduranların sayısı üçü beşi geçmiyormuş, çünkü çoğu kurumların sözlüklerini internetten indiriyorlarmış. Kısacası sözlüğü bir bütün halinde göremedikleri için de kelimeler arası bağlantıyı çözmekte, anlamakta zorlanıyorlarmış.
Sözgelimi bir edebiyat öğretmeni çalışma için bir şairin, bir yazarın kitaplarını getiriyor sınıfa tanıtıyormuş, ardından da o şair, yazar hakkında yazılan kitaplar hakkında bilgi veriyormuş... Öğrencilerin çoğu, yazarın-şairin kendi eserinden çok, hakkında yazılanları tercih ediyorlarmış. Sanırım magazin tutkusunun bir yansıması bu!
*
YARDIMCI kitapların işlevini sorduğumda da bu kitapların önce öğretmenler, sonra öğrenciler için yararlı olduğunu söylediler.
Özetlere iltifatı iki açıdan değerlendiriyorlar. Bir açıdan çocuk zaman kazanıyor, diğer açıdan da emek vererek araştırma yeteneğinden yoksun kalıyor.
Benim aldığım kitap lise öğrencisi içindi. Lise çağı, çocukların yeteneklerinin de ortaya çıkması, yönlendirilmesi açısından önemli bir zaman dilimi. Bugünün birçok iyi edebiyatçısı, iyi edebiyat hocalarının öğrencileri olmaları sayesinde okumayı, yazmayı sevmiş adlardır...
Salim Rıza Kırkpınar, Behçet Necatigil, Rauf Mutluay, Tahir Alangu, Mehmet Başaran ilk aklıma gelen saygıyla anılması gereken adlar.
Yardımcı kitaplar -elbet konumuz edebiyat ve sanat- okul içi ve okul dışı etkinlikleri anlama ve algılamada yararlı olabilir. Tabii öğretmenin seçimi burada önemli. Ancak okuma, araştırma tembelliğine itiyorsa çocuğu, orada düşünmek gerekir kanaatindeyim...
Bence yardımcı kitaplar, öğrenciyi yeni okumalara götürmeli, edebiyatımızın çağdaş veya klasik iyi yazarlarına ulaşmasını sağlamalı. Aynı şekilde sanat konusunda da bir zevki, bilinci hazırlamalı.
*
YARDIMCI kitapların, öğrencilere edebiyatı, sanatı sevdireceğini umarım, ayrıca bu sayede yeteneklerin de daha çabuk ortaya çıkacağına inanıyorum.
Paylaş