Paylaş
Türkiye gibi bir ülkede, Doğu-Batı sorununun hep gündemde kalmasının bizde bir bellek adası yarattığı söylenebilir.
Pera Müzesi’ndeki Çöl ve Deniz Arasında sergisini gezerken, bu tartışmalı konu yeniden depreşti zihnimde. Bu eserler, Ürdün Ulusal Güzel Sanatlar Galerisi’nden Bir Seçki...
Doğu ile Batı’nın bir araya geldiği, Arap coğrafyasının ürünleri ile Batı’nın temasından ortaya çıkan eserler. Yapıtları sergilenen sanatçıların çoğunun biyografisini okuduğunuzda, bir özellik dikkatinizi çekecektir.
Çoğu resim ve heykel konusunda ilk bilgilerini kendi topraklarındaki ustalardan öğrenmişler, sonra da Batı’ya gidip orada öğrenimlerin tamamlamışlar.
Kraliyet Güzel Sanatlar Derneği Başkanı Prenses Wijdan Bint Fawaz Al-Hashemi, Sunuş’ta serginin özelliğine değiniyor:
“Türkiye ile Arap dünyası arasındaki tarihi ve kültürel bağlar, beş yüzyılı aşkın bir süreyi kapsıyor. Bu iki toprak, zaman zaman yüzeye çıkıp kesişen, sonra bir kez daha, uygun zaman belirinceye dek gözden kaybolan zengin bir ortak mirası paylaşır”.
Sergi küratörü Dr. Khalid Khreis de, Giriş’te, Arap dünyasının tuval resmiyle tanışmasının tarihçesini ve başka ülkelerdeki yükselişini yazmış:
“Arap dünyası, Batı’da bilindiği şekliyle tuval resmiyle 20. yüzyılın başlarında tanışmıştır. Mısır kraliyet ailesinden Prens Yusuf Kemal, 1908’de Kahire’de Güzel Sanatlar Okulu’nu kurmuştur. Bu okul, Arap dünyasında Batı sanatını öğreten ilk kurumdu”.
Batılı okulların açılmasıyla, geleneksel sanatın yerini orada öğretilenler doğrultusunda yapıtlar almıştır.
* * *
SANATÇILARIN biyografilerini okuduğunuzda, ressamların birçoğunun çalıştıkları atölyelerde Türk ressamların da çalıştığını öğreneceksiniz.
Bunların başında Andre Lhote, Fernand Lege gelmektedir.
Sanatçılardan bazıları, bizde olduğu gibi Batı tekniğini öğrenmişler sonra kendi halk kaynaklarına yönelmişler.
Abdel Hafiz’in Mısır Sayfiyesi’nden resmi buna örnek verilebilir.
Inji Aflatoun gibi, Marksiszm’i keşfeden, köylü ve işçi sınıfını tuvale getiren sanatçılar da vardır, Çiftçilerin Damları buna örnektir.
Mustafa Ali’nin Tersine Dönen Zaman heykelini beğeneceksiniz.
Baya’nın İsimsiz’ini görün. Sanatçıyı Paris’te Picasso’ya götürdüklerinde, onun ustalığına şaşkınlıkla baktığını ifade ediyor...
Omar Bilbeisi’nin soyut hat kompozisyonları, bizim hat sanatımız hakkında düşünmeye de götürecek izleyenleri.
Usta işi heykellerin yaratıcısı Aicha Filali’nin heykeli görülmeye değer.
Ermeni asıllı Paul Guiragossian, Ayna’da olduğu gibi ailesinden kişileri tasvir etmiş.
Mahmoud Hammad’ın Calligraphy eseri de ilgi çekici.
Ali Jabri, Batı’nın çeşitli okullarında okumuş, kendini Arap kültürü ve geleneklerine vermiş. Pella’yı bu bilgiler ışığında görün.
Laila Shawa’nın İmkânsız Rüya’sı kadın isyanlarını çağrıştırır.
Khalid Khreis’in Arap Baharı 2 ve Hussein Madi’nin Nü’sü muhakkak gözünüze takılacaktır.
* * *
RESİMLER, yapıtlar arasında nasıl bağ kurarsınız bilemem, ama sanatçıların yetiştikleri coğrafya ve Batı’yla ilişkileri açısından bizim sanatçılarla bağlantı kurabilirsiniz. Bu yönüyle daha da etkileyici nitelikli bir sergi...
Paylaş