Paylaş
İlber Ortaylı, Murat Bardakçı, Halil İnalcık’ın da görüşlerinin yer aldığı bir yazıydı. Osmanlı arşivinin birçok belgesinin tasnifinin yapılmadığını belirtmiştim.
Adı geçenler 12 Eylül döneminde önerilere de ilgi gösterilmediğini söylemişlerdi.
Yazımda bazı konularda rakamlar da ortaya konulmuştu.
150 milyon belgenin o tarihe kadar 50 milyonunun tasnif edilebildiği, Arşivler Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı verilerine göre 79 yılda arşivlerden sadece 3 bin 40 yabancı araştırmacının yararlandığı belirtilmişti.
Bir yazının yankı bulması elbet yazarı sevindirir. O kurumun geliştiğini görmek de ayrı bir mutluluk.
YAZIYA 20 YIL SONRA VERİLEN YANIT
CUMHURBAŞKANLIĞI Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal’ın Özel Kalemi Ali Kadercan çalışmaları, arşivlerin bugünkü durumu üzerine bir bilgi gönderdi.
Televizyonda çıkan bir haberi görünce böyle bir açıklama yazma gereği duymuşlar. Söz konusu benim yazımdı.
Osmanlı belgeleri XIX. yüzyıldan bu tarafa Sultanahmet ve Bağcılar gibi şehrin değişik yerlerine dağınık bir halde bulunurken Kâğıthane’de 2013 yılında inşaatı tamamlanan modern külliyeye taşınmış. Bu tarihten itibaren belgeler ideal değerlere sahip depolarda korunmaya başlanılmış. Fiziki yetersizlikler sebebiyle gerçekleştirilemeyen pek çok iş önemli ölçüde hızlanmış.
Osmanlı dönemi evrakının tasnifi önemli oranda tamamlanmış ve 50 milyon belge dijitalleştirilmiş.
Şeffaflık prensibini ilke edinen Devlet Arşivleri Başkanlığı, ‘Belgeler evinizde’ sloganı ile araştırmacıların arşive gelmelerine gerek kalmadan istedikleri belgeleri inceleyebilmesine ve araştırmacıların istedikleri belgelerden kopya alabilmelerine olanak sağlanmış.
Sadece koronalı günlerde 550 bin kişi sisteme giriş yapmış ve 6 milyon 500 bin belgeyi inceleyip 560 bin adet belge görüntüsünü de tek tıkla satın almış.
Yurdun her köşesinde düzenlenen tıpkıbasım belge sergileriyle, bilinçle Hazine-i Evrak arasındaki göz temasını sağlamaya matuf imkânlar oluşturulmuş.
En önemlisi de 11 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile arşivlerin ‘tek çatı’ altında toplanmasının önü açılmış.
Gerçekleştirilen protokollerle Makedonya, Arnavutluk gibi ülkelerdeki Osmanlı dönemi belgeleri dijitalleştirilmiş ve dağınık olan hafızanın bir araya gelmesinde önemli bir adım atılmış.
Dünyanın 120 ülkesinden 12 bin araştırmacı tarafından Osmanlı tarihi ve pek çok değişik konuda araştırma yapılmış.
Belgelerin araştırmacıların hizmetine sunulmasının kolaylaştırılması yanında pek çok yayın yapılarak tarihimiz üzerindeki spekülatif yaklaşımların doğru bir eksene oturmasına katkı sağlanmış.
Bu bilgiden anlaşıldığına göre bu durumu sağlayan Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal ve ekibini çalışmalarından ötürü kutluyorum.
YENİ BİR DERGİ: BUZDOKUZ
DERGİLER dünyasına yeni bir
dergi katıldı.
Derginin genel yayın yönetmeni
Hayriye Ünal.
İlk sayının ilk yazısının başlığı: “Bazı dergiler için isimler, bizimki hariç”.
Derginin adını ve hedefini anlatan yazı:
“Sonunda ‘Buzdokuz’u bulduk. Sonra baktık ki dokuz kişiyiz. Ama bunun, derginin varlık gerekçesiyle hiç ilgisi yok. Buzdokuz, yani mevcut dünyanın sonunu getiren madde. Genelgeçer beğeninin dışında ve egemen anlamlandırma pratiğini sarsabilecek türden bir isim. Şiirin, bilinen dünyanın dışında simgesel bir alanda ortaya çıktığına işaret ediyor.
Bize şiiri ve teoriyi, insanın meselelerinin etrafında bir araya getirecek bir dergi gerek”.
Kapağında şu yazılı:
Şiir
Teori
Eleştiri
İki aylık Buzdokuz’un 1. sayısında ‘Komet ile Söyleşi’ yer alıyor. Söyleşiyi yapanlar: Ali Yoksuz, Hayriye Ünal, Nalan Kurunç.
“Komet ressam ve sanatçı yönüyle tanınıyor. O, aynı zamanda iyi bir şair. Komet’in en son Hakikat vs. Kitabı çıktı. Önceki beş şiir kitabını da odağımıza alıp şiir ağırlıkla konuştuk” deniyor.
Ünal: Her şey şiir, diyorsunuz bir şiirde. Öyle midir?
Komet: Aslında her şey her şey bir şeydir ama bir şey her şey değildir. Şimdi şiir ne oluyor o zaman değil mi?
3.sayısında (Ocak–Şubat 2021) Güven Turan’la bir söyleşi yayımlanmış:
Güven Turan, çok kuşatıcı bir anlayışla yanıtlıyor. Önemli bir söyleşi. Hem kendi edebi oluşumunu hem de kuşağının öne çıkan adlarını, nesnel bir anlayışla değerlendiriyor.
Edebiyatçıların, edebiyat severlerin okuması gereken bir yazı.
İletişim:
buzdokuz@buzdokuz.com
buzdokuzdergi@gmail.com
Paylaş