Paylaş
Ziyarette Bodrum Deniz Müzesi Müdürü Selen Cambazoğlu da bulundu.
Şadan Gökovalı’nın Cevat Şakir’e yazdığı mektup okundu:
“Başlangıçta, el yazılarını benim daktilo etmemi istemiyor, ‘Birisine para ile yaptıralım’ diyordun. Ben diretince, ‘Peki öyleyse, böylece manisküriler (el yazısı orijinalleri) sende kalır; onların kıymetini senden iyi kim bilir?’ dedin.”
Başkan Aras, Halikarnas Balıkçısı konusunda yapacaklarını özetledi:
“Bodrum’da Cevat Şakir arboretumu yapmak istiyoruz.
Kent müzemizde Balıkçı’ya çok ciddi bir yer ayırıyoruz. Onunu dışında sünger müzesi ve mübadele müzesi için yerlerimiz hazır.
Bu müzelerin her köşesinde Cevat Şakir Kabaağaçlı olacaktır. O açıdan sizlerin bu zamana kadar özenle saklayarak bizlere verdiğiniz bu el yazmaları çok kıymetli.”
Bir kentte, bir beldede orada yaşayanlarla ilgili müzeler yapılmasını sık sık gündeme getirdim. Hem o bölgenin ünlü bir adı anılır, hem de orası tanıtılır.
Hürriyet Yayınları’nda kitaplarını yayınladığım Halikarnas Balıkçısı’nın coşkusunu onu tanımadan bilemezsiniz. Bodrum bugün tanınıyorsa onun sayesindedir.
Yazın Bodrum’a gidenlerin ne kadarı Halikarnas Balıkçısı’nın kitaplarını okudu. Kim merak etti?
Acaba hazırlanan rehberde, onun hakkında ne kadar bilgi var?
Unutamadığım bir anımı tekrarlayacağım.
İzmir’den Bodrum’a tabutu bir minibüse yüklenerek gönderildi. Biz de onu takip ettik. Sevginin yarattığı töreni, halkın sevgisini burada gördüm.
EL YAZILARININ SAKLANMASI
SANATÇILARIN el yazılarını kütüphaneler, kitaplarını yayınlayan yayınevleri almalıdır. Özellikle grafoloji adlı bilim, onları inceleyerek birçok bilgi sunar bizlere.
Ne yazık ki sanatçıların, edebiyatçıların aileleri onları saklamıyorsa bulmak mümkün değil.
El yazısı düzeltmeleri de bize ilk nüsha ile son nüsha arasındaki değişimi verir.
Bazı yazarların mirasçıları bu el yazılarını sakladıkları için birçok yeni eserin yayınlanmasını sağlarlar.
Ben iki kitapta bunun zorluğunu yaşadım.
Ercüment Behzat Lav’dan hiçbir malzeme kalmamıştı. Yakından tanıdığım, Hürriyet Gösteri’ye gelen şairlerdendi.
Celâl Sılay’ın da şiir dosyasını Aziz Nesin’in oğlu Ali Nesin’den aldım.
Gazeteye verdiğim bir ilan üzerine yeğeni Gündüz Bey telefon etti. Bir bavulun varlığından söz etti. Şimdi profesör olan Seval Şahin bavulu açtı, inceledi, son kitabının müsveddelerine böylece ulaştım.
Behçet Necatigil’in kızları Ayşe Sarısayın ve Selma Necatigil, elbette eşi Huriye Necatigil olmasaydı, birçok bilgiden yoksun kalacaktık.
El yazılarının önemi şimdi azaldı mı? Bazı liseler hâlâ öğrencilerine dolma kalemle yazdırıyormuş.
Behçet Necatigil ile Attilâ İlhan’ın el yazılarını çok severdim.
Eskiden gazetelerde düzeltmen (musahhih) seçilirken eski yazı bilenler de alınırdı, çünkü bazı yazarlar öyle yazarlardı.
Çoğu da el yazısıyla makalesini gönderirdi.
Şimdi el yazısının durumu ne?
Bilgisayarda yazdıkça, tahlil edilecek bir obje kalmıyor.
Ne var ki Yaşar Kemal, müsveddesini kurşun kalemle yazardı.
Fahri Özdemir’in edebiyatçıların, özellikle şairlerin imzalı şiirlerinden bir koleksiyonu 2017’de Folkart’ta sergilenmişti.
Namık Kemal’den günümüz şairlerine kadar geniş bir koleksiyon. Ancak 40 tanesi sergilenmişti, içlerinde Yahya Kemal Beyatlı, Nâzım Hikmet’in de yapıtları vardı.
YAZARLAR MÜZESİ AÇILMALI
TÜRKİYE’nin eksiği, bir yazarlar müzesi.
İstanbul’da Sait Faik Abasıyanık, Hüseyin Rahmi Gürpınar müzeleri var.
Bütün yazarların, şairlerin yaşamının yanı sıra kullandıkları eşyadan da örnekler konulmalı.
İstanbul’da Alay Köşkü’ndeki Ahmet Hamdi Tanpınar Müze Kütüphanesi’nde bazı yazarlar yer alıyor.
Bir de Bursa’da Nilüfer Belediyesi’nin hazırladığı bir kütüphane de bu amaca hizmet ediyor.
*
MÜZE konusunu sürdüreceğiz.
Paylaş