Duvarlar konuşuyor

BAZEN, "Duvarların dili olsa," deriz ya, Güneş Karabuda’nın Duvarların Dili-40. Yılında Paris -’68 fotoğraf sergisini gördüğünüzde, duvarların dili bize bir tarihi anlatıyor, diyeceksiniz.

1968 Kuşağı, efsane kuşakların başında gelir. Paris’te başlayan öğrenci hareketi, birçok görüşü değiştirmiş, öğrenci kimliğine yeni bir boyut kazandırmış, iktidar, devlet kavramlarına bugün de gündemde olan çağdaş bir yaklaşım getirmiştir.

Güneş Karabuda’nın sergisi, videosu, o günlerin sloganlarından söylemlerine kadar önemli belgeleri içeren bir fotoğraf sergisi.

Yalnız görsel malzemeye yaslanan bir sergi değil, serginin duvarlarında olaylara, kişilere, mekánlara dair verilen bilgi, ziyaretçiyi o günlerin atmosferine götürüyor; dünü, dünden bugüne uzayan dalgayı daha bilgili ve belgeli biçimde algılamamızı mümkün kılıyor.

FOTOĞRAFLAR NASIL ÇEKİLMEYE BAŞLANDI

Sergi kitabında Güneş Karabuda, bugün bize çok önemli fotoğrafları sunduğu serginin serüvenini yazmış:

"1968 yılı Nisan ayının ikinci yarısında, ben ve eşim Paris’e ayak bastığımızda, ilkbaharın ılık havasında, ’iki dirhem bir çekirdek’ huzur içinde bir Paris’le karşılaştık. ’Sebebi ziyaretimiz’ ünlü oyun yazarı Eugene Ionesco’nun bir belgesel portresini yapmaktı."

2 Mayıs günü Nanterre Üniversitesi’nin Rektörü Pierre Grappin, öğrencilerle diyalog kurmak yerine üniversiteyi kapatınca, Paris karışır.

Ertesi gün Ionesco, bu koşullar altında belgeseli yapamayacağını, Paris’i terk edeceğini söyleyince, amaç gerçekleşmez.

O sırada eşi Barbro Karabuda şöyle bir öneride bulunuyor:

"Niye burnumuzun ucundaki Paris olaylarının belgeselini yapmıyoruz."

Olayların merkezi sayılan Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmelerini de Abidin Dino sağlıyor.

Kırk yıl öncesinin, bugün de yankıları süren bir kuşağın belgelerini görmek gerçekten çok ilgi çekici. Onları yakından tanımak için de önemli.

Necmi Sönmez’in kitapta yer alan Duvarların, Sanatın Dili (1968-2008) Güneş Karabuda’nın Objektifinden 1968’lerin Dünyasına Bakış yazısını da mutlaka okuyun, bakın nasıl bir saptamada bulunuyor:

"20. yüzyıldaki Fransız Devrimi olarak değerlendirilebilecek olan Mayıs 1968 olaylarına tanıklık eden Güneş Karabuda’nın filmleri, fotoğrafları öncelikle çağdaş Türk sanatında ayrıcalıklı bir yere oturdukları için tekil, ayrıksı bir kimliğe sahiptirler."

Behçet Safa
’nın duvara yazdığı, o günleri özetleyen sözlerden biri:

"Aşk yaptıkça devrim yapasım geliyor, devrim yaptıkça aşk yapasım geliyor."

* * *


Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’ndaki bu önemli sergiyi mutlaka görmelisiniz.

Sergi, 16 Mayıs 2008 akşamına kadar hafta içi 10.00-19.00, cumartesi 10.00-18.00, pazar 13.00-18.00 arası gezilebilir.
Yazarın Tüm Yazıları