GELİŞTİĞİNİ iddia ettiğimiz insanın yaşadığı, teknolojideki devrimlere övgüler yağdırdığımız dünya nasıl bir dünya?
Masalların insanıyla kirli gerçeklerin insanı arasındaki farkları hiç düşündünüz mü?
İlkel sözüyle mahkûm ettiğimiz toplulukların saflığını, insancıllığını bazen anımsıyor muyuz?
Masalların dünyası, birçoklarının sandığı gibi hayallerin dünyası değildir, çoğu zaman gerçeğin ta kendisidir. Baskı yapmadan, buyurmadan, bazen insanlar bazen hayvanlar áleminden örneklerle, bize gerçek insanı anlatır.
Kurnazlık, ihanet... İnsanoğluna ait bütün kötülükler ve yücelikler masallarda buluşur.
Aşağıda okuyacağınız örnekler, masalla halk hikáyesi hatta efsane arasında dolaşır durur.
Bir memleketten çıkar ama bütün her yeri dolaşır, çünkü konusu insandır.
Navaho Halk Öyküleri'ni okurken, bir an bütün kötülüklerden, hesaplardan, çıkarlardan arınıp, onlarla birlikte yaşamayı arzuladım. Uygarlığın kirlettiği ne varsa terk etmek istedim.
Yalnız ben değil, birçok okurun bu duyguya kapılacağından şüphem yok.
Doğayla baş başa kaldığınızda kendinizi bir başka ruhta hissedersiniz, arılık, temizlik kavramları bilincinize, bilinçaltınıza yerleşir. İşte Navaho Halk Öyküleri'ni, Seneka Masalları'nı okurken de aynı duyguyu yaşacaksınız.
Çünkü kuşaktan kuşağa kulaktan kulağa anlatılan bu öyküler, insanı insana bağlar.
Sözlü geleneklerin devam ettiği, kirlenmemiş bir dünyanın köşesinden geliyor bu yazılanlar. İnsanlar akşamları ateşin başında, büyüklerden bunları dinliyorlar. Büyüsüne kapılıp, sürüklenip gidiyorlar... Gün doğduğunda bunların çoğunun gerçek olduğunu fark ediveriyorlar. İşte uygulamalı hayat dersi.
Masalla gerçeğin örtüştüğü noktada var olan yazılar.
Gerard Badou'nun Hotanto Venüsü'nü okurken, Batı uygarlığının yaldızının hemen silindiğini fark edeceksiniz.
İnsana saygı kavramının çok kullanıldığı Batı'da bunun da zedelendiğini gene aynı kitap size hatırlatacaktır.
Gündüzleri doğanın içinde, geceleri de kendi masallarının dünyası içinde yaşıyorlar.
Uygarlık denilen, insanın zalim, kıskanç, vahşi bir yaratığa dönüştüğü ortamın zavallığını bu masalları okurken gördüm.
Navaho Halk Öyküleri'nin başındaki deyişi aktarıyorum. Bunu okuduğunuzda, öykülerin, masalların esin kaynağını bulacağınıza eminim:
Bana soruyorsanız,
Nerden geliyor bu öyküler?
Efsaneler ve gelenekler?
Buram buram orman kokan
Çayırların ıslaklığını.
Sabahların kırağısını taşıyan
Saz kulübelerimizin tepesinden
Tüten duman gibi kıvrılan
Büyük nehirler gibi akan
Öyküler nerden geliyor?
Size yanıtım şöyle olacak:
Ormanlarda ve kırlarda
Kuzey topraklarının büyük göllerinde
Balıkçıl kuşu Şuşuga
Nerede besleniyorsa orada
Kuşların yuvalarında
Kartalların gagasında
Kunduzların sularında
Yazılı hep öyküler
Navaho Halk Öyküleri'nin kaynaklarını, otantikliğini yansıtıyor bu satırlar.
Dünyadaki masalların, halk öykülerinin oluşumu, dili, gerçekle gerçeküstücü unsurların karışım oranı hep aynıdır.
Avcı Oğlan ve Geyik, çağımızın çapraşık yaşamının, adaletsizliğin en yalın biçimde anlatılış örneğidir.
Seneka Masalları'ndaki Skani Vandi Yaşlı Tilkiyi Kandırıyor, kurnazlığın zeká ve güç karşısında nasıl tosladığının, mizahi masalı.
Tilkinin bile pes dediği yer vardır. Kendinize güvenebilirsiniz ama bu gibi masallardan, anlatılardan şişinmenin ne kadar gülünç olduğunu okuyunca, zamanın insanın temel yanlarını değiştirmediğini anlamak mümkün.
Erkek İşi/ Kadın İşi, cinsiyete bir başka bakışı sunuyor. Bir yandan da dünyada her şeyin bir çelişkili senaryo içinde yer aldığını ispatlıyor.
Hotanto Venüsü olağandışı bedensel özellikleri nedeniyle, sergilenmek üzere Avrupa'ya getirilmiştir. 'Uygar insanları onu görmeye davet eden mektup, 'insana verilen değer'in (!) göstergesidir:
'Beyefendi, ekte, özgün portresini gördüğünüz, Afrika'nın güneyinden Gambdos nehri kıyılarından gelen kadın şu anda Paris'te bulunmaktadır ve halkın ilgisine sunulmaya hazırdır.'
Doğaya, insana, saflığa, masalın büyüsüne götürecek bu kitaplar sizi.
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti Sevgi Soysal İletişim
Müziği Okumak Cilt 3 İrkin Aktüze Pan
Osmanlı'dan Günümüze Eğitim Tarihi Necdet Sakaoğlu İst. Bilgi Üniversitesi Yayınları