Paylaş
Kadir Sabuncuoğlu'nun dün Hürriyet'te çıkan ‘‘Fak-Fuk-Fon'dan ilginç istekler’’ haberinde; Erzurum'da yaşayan dul bir kadının arzusu, bana bir düzyazı şiir lezzeti verdi:
‘‘Hayatım boyunca Erzurum'dan dışarı çıkmadım. Kocam öldü, çocuğum yok. Denizi sadece fotoğraflarda, televizyonlarda gördüm. Ne olur, beni denizi olan bir yere tatile gönderin.’’
Birdenbire ses belleğimde bir uzun hava yankılandı:
‘‘Erzurum dağları kar ile boran.’’
Denizin görsel imajı bile, onda; maviliklerin, enginlerin tutkusunu uyandırmış. Karşılaşınca neler hissedeceğini hayal etmiş midir? Uzak bir Anadolu şehrinde görüntüden öte, dalgaların sesini de rüyasında duymuş mudur?
Deniz sanrısını sürekli yaşamak, gerçekle gerçeküstüyü onda birleştirmek...
Onun yoldaşı olmak isterdim. Dağların, ormanların arasından geçerken, yeşilin bütün tonlarının ardından, maviyle karşılaştığında sevincinin gözlerine yansıyışını izlerdim.
Yol boyunca, ona durmadan Orhan Veli'nin mısralarını tekrarlardım:
‘‘Gemlik'e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma.’’
Şiir terapisinden sonra belki de denizli hayatın olağanüstülüğünü, olağan karşılardı.
* * *
ONU mutlaka denize ulaştırmalı. Yahya Kemal Beyatlı'yı okumadan, onun dizesini hayatının tutkusuna dönüştürmüş:
‘‘Madem ki deniz ruhuna sır verdi sesinden,’’ diyorum, artık kimse onu denizden alıkoyamaz.
Gerçekten de, açık denizlerin çağrısına kim karşı koyabildi? Eskiden bilinmedik ülkelerin büyüsü fetih hırsı ile birleşirdi.
Ya şimdi? Ruh fetihleri durmadı ki, insan, coğrafyasını genişletmek, karalardan denize inmek istiyor.
Belki de yıllarca Erzurum'da yaşayacak, denizi göremeyecek ama bir gün kendi kendine Ali Mümtaz Arolat'ın şiirini mırıldanacak:
‘‘Bir gemi yelken açtı hayal iklimlerine.’’
Hiç olmazsa ona, Orhan Veli'nin 'Denizi Özleyenler İçin' şiirini armağan ederdim:
‘‘Gemiler geçer rüyalarımda,/Allı pullu gemiler,damların üzerinden;/Ben zavallı,/Ben yıllardır denize hasret,'Bakar,bakar ağlarım'.
Neydi o deli gibi gidişimiz,/Bembeyaz köpüklerle,açıklara!/Köpükler ki fena kalpli değil,/Köpükler ki dudaklara benzer;/Köpükler ki insanlarla /Zinaları ayıp değil.’’
* * *
EĞER bir gün kendini derin, mavi sulara bırakırsa, Názım Hikmet'in 'Hasret' şiiri, hayatının şarkısına dönüşür:
‘‘Denize dönmek istiyorum,/Mavi aynasında suların:/boy verip görünmek istiyorum,/Denize dönmek istiyorum.’’
Paylaş