Deniz’e yelken açalım

ÜÇ tarafımız deniz ama iyi bir deniz mecmuamız yok. Artık bu cümleyi “yoktu” diye sonlandırmak gerek.

Haberin Devamı

Hiç kuşkusuz Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlanan Deniz Mecmuası, daha ilk sayısından itibaren bu yokluğu giderecek nitelikte bir dergi.

 

Üç ayda bir yayımlanacak derginin Sunu’sunun ilk cümlesi bizi denize çağırıyor: “Duyduk duymadık demeyin: Yeni Deniz Mecmuası, 2016 yılının ilk mevsiminde, okurlarına ulaşmak için açık denize çıkmış bulunuyor!


‘Bizim denizlerimiz’den bütün denizlere, okyanuslara hazır tutacak dümenini. Yazarlarıyla okurlarıyla Yeni Deniz Mecmuası rüzgâr ekmek amacına kilitleniyor.”
Sunu’da dergide sanat, edebiyat da olduğu müjdesi veriliyor. Ben denize açılmam ama anlaşılıyor ki bu derginin sayfalarında sörf yapacağım. İlk sayfada Yahya Kemal Beyatlı’nın Deniz Türküsü’nün olması, derginin edebiyata iltifat edeceğinin güvencesini veriyor bana.

Haberin Devamı


Beyatlı, çok sevdiğim dizelerinde ne demişti:


“Madem ki deniz ruhuna sır verdi sesinden

 

Gel kurtul o dar varlığının hendesesinden”


İçindekiler sayfasını incelediğinizde, derginin içeriğinin zenginliğine karar vereceksiniz.


İlk deniz gezgini Mustafa İhsan Denizaşan’ı tanıdım. Elbette Charles Darwin’i de okudum. Cem Gürdeniz’in Rahmi M. Koç Müzesi Denizcilik Koleksiyonu yazısı, müzeyi gördüğüm halde beni bir kez daha ziyarete sevk etti. Gerçekten de o müze bir semti kalkındırdı.


Denizcilik tarihine bir de insani açıdan bakan Mustafa Aktar’ın Kadırga’da Kürek Mahkûmu Olmak yazısını ilgiyle okudum. Filmlerde gördüğümüz kadırgaların arkasındaki insani dramı öğrenmek şart, bu yazı için bile bu dergiye abone olurum. Yazının ilk cümlesi yeterince çarpıyor okuyanı: “Osmanlı döneminde kadırgalarda kürek çekmiş, ardından emekliye ayrılıp evde huzur içinde anılarını yazmış bir kişi var mıdır, şimdilik bilmiyoruz.” Devamında gelen satırlarda, giyiminden çalışma koşullarına kadar kürek mahkûmlarının durumunu okuduğunuzda yazarın zalim ironisini anlarsınız.


“Öpülesi Gemiler” kitabı yazarı Mümtaz Hoca (Soysal) ile Deniz Irak’ın söyleşisi, onun bir başka yanını tanıtıyor bize. Deniz Mecmuası’nda iki özel bölüm var.
Dosya: İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Deniz Ulaşımının Sorunları ve Kömür Nakliyesi. Yazan: Murat Koraltürk.

Haberin Devamı


Albüm: İstanbul’un Deniz Ulaşım Hayatında Pasolar. Hazırlayan: Emin Nedret İşli. Pasolar aslında ulaşım tarihimizin önemli belgeleridir.
Gökhan Akçura’nın halk plajları yazısı, eski İstanbul kültürünün önemli bir yanını tanıtıyor. Türkiye’de Amatör Denizcilik başlıklı Özkan Gülkaynak’ın yazısı birçok kişi için önem taşıyor. Çünkü artık amatör denizcilik gelişti.


Ben, benim hoşuma giden ilgi alanım içine giren yazıları tanıttım, oysa ekonomik alanda, başka türlü yazılar da var, derginin ilgi alanı geniş, bu açıdan da denize dair her şeyi bulabilirsiniz.

 

İyi bir şairin denizle ilgili yazısı, hiç kuşkusuz dünya edebiyatının en seçkin adlarının da satırlarda arz-ı endam ettiği bir yazı olur. Bu yüzdendir ki Enis Batur’un Lombozun Arkasından yazısı en beğendiğim yazı oldu.

Haberin Devamı


Tunca Arslan’ın “Bu geminin sintinesiyiz biz!” yazısından sonra Tolga Karaçelik’in Sarmaşık’ını mutlaka göreceğim. Deniz Fenerleri yazısı da beni hayallere götürdü.


* * *


DENİZ MECMUASI, okuyacağım dergiler arasına girdi. Böyle bir dergiye gerçekten ihtiyacımız varmış. Okuduktan sonra daha iyi anladım.

Yazarın Tüm Yazıları