Doğan Hızlan: Cumhuriyetin vefa belgeseli

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

KOÇ SİSTEM'in armağanı Cumhuriyet'e Kanat Gerenler 2, cumhuriyetin idealist kuşağının belgeseli.

Geçen yıl da Cumhuriyet'e Kanat Gerenler 1'i yazmıştım.

Ünlü grafikçi Mengü Ertel'in TRT'de başlattığı bu dizi, gerçekten cumhuriyetin inançlı kuşağının örnek alınacak, imrenilecek öyküsüdür.

Üç CD-ROM'dan oluşan Cumhuriyet'e Kanat Gerenler'in kapağındaki bir cümle bu çalışmayı özetliyor:

'İdealler Kuşağı'na adanan bir vefa belgeseli.'

Mengü Ertel sunuşunda, o kuşağın özverisinden söz ediyor, vefa ile başlayıp vefa ile biten bu dizideki insanların, áyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, kuralına uygun yaşadıklarını, şan ve şöhret peşinde koşmadıklarını belirtiyor.

Dizinin amacının da, hatırlamak ve hatırlatmak olduğunu vurguluyor.

Birinci CD-ROM'un başında bu konuşmayı yapıp yürüyor Mengü Ertel, sanki bize veda edip ebedi yolculuğuna çıkıyor.

Şeker fabrikasını kuranlardan hukuk metebine ilk girenlere, müze kuranlardan Anadolu bozkırlarına çok sesli müziği getirenlere kadar, hepsi birer cumhuriyet simgesi, inanç anıtı.

Dünden bugüne değil bugünden düne baktığınızda, o kuşağa hepimizin vefa borcu olduğunun bilincindeyiz.

Türkiye'nin başına koyduğumuz çağdaş kavramının onlar sayesinde gerçekleştiğini unutmuyoruz.

Daha sonraki kuşaklara düşen de unutturmamak.

* * *

PİYANİST, eğitimci Ferhunde Erkin ve Türk Beşleri'nden bir usta Ulvi Cemal Erkin.

Ferhunde Hanım ve kardeşi kemancı Necdet Remzi Bey'in Ankaradaki konserini dinleyen Atatürk, onları Çankaya'ya çağırıyor ve siz Ankara'da kalacaksınız, diyor. Kalıyorlar.

Çünkü o her alanda Cumhuriyetin mimarlarını Başkent'te topluyor.

Konserden sonra Gazi Mustafa Kema, dinleyicilere dönüp:

'Bu çocukları ayakta alkışlayın!' diyor.

Yer beğenmiyorlar, iş seçmiyorlar, kaç para diye sormuyorlar. Üzerlerine düşen her işi en iyi yapmak için çırpınıyorlar.

Hak yok vazife vardır, sözünü zihinlerine silinmezcesine kazımışlar.

Kázım Taşkent, ayağının tozuyla Anadolu'da açılacak şeker fabrikası için gecesini gündüzüne katıyor.

Jale İnan, at sırtında, otobüsün tepesinde, elinde siláh Anadolu'yu geziyor; Türk arkeolojisinin gelişmesi için uğruna ne çileler çekiyor. On beş gün kazıda çalışan köylülere tek kuruş para veremiyor. İsterseniz bırakın, isterseniz beni rehin alın, diyor ve onlar da çalışıyorlar.

'Çünkü,' diyor Jale İnan, tek gelirleri bu kazılardan aldıkları paraydı, düğün yapabilmek için bile kazı sonrasını beklerlerdi.

Sıddık Sami Onar, ziyarete gelen zamanın Milli Eğitim Bakanı Senato toplantısına girmek isteyince, yönetmelikte yeriniz yok,diye cevap veriyor ve onu toplantıya sokmuyor.

Kimler var üç CD-ROM'da, adlarını analım:

Fatin Gökmen (Fatin Hoca), İhsan Ketin, Hadiye Sayron, Kázım Taşkent, Sadullah Koloğlu, Meláhat Ruacan, Ferhunde Erkin-Ulvi Cemal Erkin, Akil Muhtar, Salih Murat Uzdilek, Jale İnan, Sıddık Sami Onar, Hamdi Açın, Hadiye Tuncer, Tahsin Öz, Mesude İleri, Halûk Elbe.

* * *

ARADA bir, cumhuriyeti kuran, inançlı kuşağın hayatını, yaptıklarını okumak, öğrenmek gerekiyor.

Hiç olmazsa bugünlere direnebilmek için iman tazeleme açısından.

Yazarın Tüm Yazıları