Paylaş
İki kitabın adları:
- ‘Cumhuriyet’in 100 Günü: İnkılabın Ayak Sesleri’
- ‘Cumhuriyet’in 100 İsmi: Büyük Devrimin Portreleri’
Kitapların oluşum, yazılış süreci benim dikkatimi çeker. Bu yazıdan çalışma yöntemi, kaynaklara, belgelere yaklaşımı, değerlendirmesi anlaşılır. Cumhuriyet’le ilgili kitaplar bugünlerde mutlaka okunmalıdır. Bugünü anlamak için dünün tarihini okumalıyız.
Gürkan ne diyor?
Bir imparatorluktan Cumhuriyet’e geçiş 19 Mayıs 1919’la başlamaz, bazı tarihler öne çıkar ama altını, arkasını beslemek şartıyla.
Ayrıca inceleme, sadece sınırlarımız içindeki değerlendirmelerle de yetinmiyor.
Emrah Safa Gürkan’ın bu anlayışı kitabı değerli kılan unsurlardan biri.
Cumhuriyet’i sadece övgülerle değerlendirmek yetersizdir.
Gürkan’ın tespitine ben de katılıyorum.
“İlanın üzerinden tam bir asır geçti. Ancak Cumhuriyet’in kuruluş dönemi hâlâ anlaşılmayı ve ezbere sloganlardan kurtarılmayı bekliyor.”
Kitap, 2 Haziran 1889 ile başlıyor: İttihat-i Osmani Cemiyeti. 15 Ekim 1927: Ve Perde, Nutuk’un okunması ile bitiyor.
Kitabın düzenlenmesi şöyle:
- Bazı önemli görüşler.
- Samsun’da başlayan mücadele bir ulusun topluca uyanışına dönüşüyor.
- Bir inkılap sancısı.
-Mustafa Kemal’in direniş planının ilk ayağı Anadolu bile değildir.
- Alternatif siyasi oluşumlar Anadolu ile de sınırlı değildir.
- Mustafa Kemal’i tarihsel bir figür olarak yaratan şartların bilinmesi elzemdir.
- Erzurum Kongresi’nde neler oldu?
- Sivas Kongresi nasıl toplandı?
- En yakınları tarafından defalarca yalnız bırakıldı.
- Ayak sesleri günbegün yaklaşan inkılapları bir bir uygulamaya koyuşunu anlatıyor.
- Baş döndürücü bir hızla değişim.
‘CUMHURİYET’İN 100 İSMİ: BÜYÜK DEVRİM PORTRELERİ’
-‘Devirenler ve Devrilenler’in girişi:
“Olayları kişiler üzerinden okumaya meraklı bir toplum için belki biraz çelişkili ama tarihimizin en belirleyici dönemlerinden birinin baş aktörlerini tanımıyoruz.
Siyasi nedenlerle ön plana çıkarılan üç beş kişi dışında, bugünün Türkiye’sinin temel taşlarını döşeyenlerin çoğunun fikri eğilimleri, siyasi gündemleri ve sosyoekonomik arka planları şöyle dursun, isimlerini bile bilmiyoruz.
Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde kimler vardı? Onlar kuruluşta ve sonrasında ne yaptılar?
Önce beraberdiler, sonra muhalif oldular.
Cumhuriyet’in kuruluş ve devamını sağlayan kişileri de tanımak gerekiyor.
Tarihi figürlerin kitaptaki sıralanışı, Milli Mücadele’de rol oynayan değişik çıkar grupları arasındaki rekabete dikkat çekmek için ayarlanmıştır.
İlerleyen sayfalarda karşımıza çıkacak biyografik bilgilerin bir ara değerlendirilmesi, bir imparatorluğu yıkan ve yerine yeni bir devlet kuran kadroların nasıl bir hayat çizgisinden geldiğini gözler önüne sermektedir.
Kurtuluş Savaşı denince birçoğumuzun aklına haliyle muharebeler geliyor. Lakin bu kitapta dönemin önde gelen düşünür ve fikir adamlarına da yer vermeye çalıştım. Zira Tanzimat’tan bu yana süren Türk modernleşmesinin en keskin virajına girilen bir dönemi sadece komutanlar ve siyasetçilerle anlamlandırmak dar bir bakış açısına hapsolmak olur.”
Bazı adları yazmalıyım.
Tanıdıklarım:
- Hamdullah Suphi Tanrıöver
- Falih Rıfkı Atay
- Celal Bayar
Okuduklarım:
- Yahya Kemal Beyatlı
- Ahmet Emin Yalman
- Refik Halit Karay
Bir anımı nakledeyim.
Ahmet Muhip Dıranas, ilk kez bir şiir kitabı çıkardı. Ümit Yaşar Oğuzcan, İş Bankası Yayınları’nı yönetiyordu, kitabı o basmıştı.
Kitap onuruna verilen davette kimler vardı?
- Samet Ağaoğlu
- Oktay Rifat
Samet Ağaoğlu, Ahmet Ağaoğlu’nun oğlu.
Oktay Rifat da Samih Rifat’ın oğlu.
Babaları dostmuş, ikisi birlikte okula giderlermiş.
Başka kimler vardı?
Kitabın kapağını yapan Sait Maden ve ben varım. Ben ve Sait Maden, öğle yemeğini sahile inip Kalyon’da yedik.
(İki kitap da Mundi Kitap’tan çıktı.)
İLGİ ÇEKİCİ BİR GÜNLÜK
Adı: ‘İstanbul’dan Basra’ya: Mehmet Ali Fetgeri Bey’in Harp ve Seyahat Günlüğü’.
Hazırlayan: İ. Bahtiyar İstekli.
“Bilinmeyen bir harp günlüğü.
Mehmet Ali Fetgeri Bey’in bilinmeyen bu harp günlüğü ilk kez gün yüzüne çıkmaktadır. Kendisi Beşiktaş Spor Kulübü’nün kurucuları arasında olup aynı zamanda kulübün jimnastik sporcusu ve hocasıdır.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin Basra’yı işgal etmeleri üzerine buraya gönderilen Osmancık taburuna gönüllü olarak katılmış, Irak cephesinde İngilizlerle savaşmıştır. Sonra İstanbul’a dönmüş.
Rauf Orbay Müfrezesi’ne katılarak kendini başka maceranın içinde bulmuştur.”
Önsöz: Maceraperest birinin ilgiyle okunacak günlüğü...
(Divan Yayınları)
Paylaş