Paylaş
Önce yazarların dolmakalemle yazdıklarını belirteyim.
Çocuklarınız bu sayede teknolojinin esiri olmaktan kurtulur, yazı yazmayı öğrenir.
Yıllar önce Yeni Gazete’nin sanat/edebiyat sayfasını yönetirken rahmetli Necmi Onur da ‘Nasıl yazarsınız?’ diye bir dizi yapmıştı. Birçok yazarın yaratma ortamı çıkmıştı ortaya o yazıyla.
El yazısı ayrıca grafoloji çalışmalarıyla kişiliği de ortaya çıkar.
Nurullah Ataç, dolmakalem kullanamayanlardan. Daktiloda yazar, beğenmezse kâğıdı yırtar yeniden daktiloda yazmaya başlarmış.
Haldun Taner de benim tanıdığım yıllarda elektrikli daktiloyla yazardı.
Orhan Kemal küçük kâğıtlara kahvede not alırdı.
Behçet Necatigil’le Haliç’e bakan bir buluşmada kalemle notlar aldığını gördüm.
Birçok yazarın el yazısını aileleri sakladılar ama birçoğu da kayboldu.
Ercüment Behzat Lav’ın kitabını hazırlarken geride tek satır kalmadığını yaşadım.
Adalet Ağaoğlu, kitaplarını ve el yazılarını Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladı.
Tahir Alangu da bir kitabının notlarını eşi Mesude Alangu ile nasıl hazırladığını yazmıştı.
Hepimiz bilgisayar kullanıyoruz ama öncesi notları birçok tanıdığım dolmakalemle yazıyor.
Bunları incelemek Haluk Oral’ın işi.
Behçet Necatigil’le Hilmi Yavuz, kitaplarını bir dizeyle ve dolmakalemle imzalar.
Dolmakalemle yazan, mürekkebi de seçer. Şimdi kartuş kullanılıyor ama çabuk kuruyor, mürekkebin yerini almıyor.
Mürekkep kullanıyorsanız, kimlerin ne renk kullandığını da belirtmek gerekiyor.
Osman N. Karaca, kahverengini tercih ederdi, Sabahattin Ali de yeşili.
Abdülhak Hamit, uzun bir masanın iki tarafına iki ayrı renkte mürekkep koyarmış, yeşil ve kırmızı, böylece iki ayrı kitabı birlikte yazarmış.
Şimdi o kadar çok renk var ki, zevk çeşitlendirmesi yapabilirsiniz.
Ben çoğunlukla kalemin dış rengine göre mürekkep seçiyorum. Dökmekten korkuyorsanız yıkanabilir mürekkepleri tercih edebilirsiniz.
Bâki Hoca (Abdülbâki Gölpınarlı) da yere oturarak dolmakalemle yazardı.
Sanırım Attilâ İlhan da dolmakalem kullanırdı, el yazısıyla yazardı. Sabahları Harbiye’deki Divan Pastanesi’nde oturur, konuklarını burada kabul ederdi. İnci gibi bir el yazısı vardı.
Turgut Özal da televizyondaki konuşmalarında elinde bir kalemle konuşurdu. O marka kalem de daha sonra birçok kişinin cebini süsledi.
İki kültür bakanı ile de konuştum, artık okullarda dolmakalem kullanılıyor, çocuklar yazdırılıyor.
Bazı modeller var ki bir dönemin armağan simgesi oluyor.
Bir bakan dostum üniversiteyi bitirdiğinde babasının ona bir dolmakalem armağan ettiğini söyledi, yılını sordum ve markasını modelini söyledim.
Bu benim bilgiçliğimden değil, o kalemin zamanın armağan modasını temsil etmesiydi.
Bir de şimdi imza kalemleri diye modeller var.
Kullandığım başta dolmakalemlerin, diğer kalemlerin desenlerini çizenlerle de ilgilenirim.
Bazı marka kalemler birkaç ülkede üretiliyorsa, o ülkenin zevkini de yansıtır modeller.
Yıldönümleri kalemleri de sevenlerin favorisidir
KURŞUNKALEMLER
SINAVLARDA kullanılan kurşunkalemlerin de markalarına dikkat ediyorum. Zaten kırtasiyecilerde belli markaların üzerinde sınav kalemi diye yazıyor.
Elbet yanlarında kalemtıraş taşımıyorlar, mekanik kalemlerle yazıyorlar.
Birçok markanın mekanik kurşunkalemi var. 0.3’ten başlayıp 0.9, 1.2’ye 1.3’e, 1.4’e kadar gidiyor.
Ben kitaplarımı çizmek için 4.5’i kullanıyorum.
Elbet kurşunkalemle yazanlar da var; en bilineni Yaşar Kemal’dir.
Sınav kazananlara, okula başlayanlara bence en iyi armağan bir dolmakalemdir.
Paylaş