ÜNLEM dergisinin mayıs-haziran sayısında karşıma çıkan bir fotoğraf bana yaşayan ve aramızdan ayrılan nice dostu yeniden hatırlattı.
Cumhuriyet Gazetesi’nin terasında çekilmiş.
Fotoğrafta kimler var?
Oktay Akbal, ben, Cavit Orhan Tütengil (öldürüldü), Ceyhun Atuf Kansu (kaybettik), İlhan Selçuk, Cahit Külebi (kaybettik), Sami Karaören.
Kansu, Ankara’da yaşadığından rastlantıların getirdiği görüşmelerimiz oldu. Askeri darbe öncesi Türk Dil Kurumu’nun Kurultay’larında ve İstanbul’a gelişlerinde.
Onu her gördüğümde, bir insanın yüreğinin, sevgisinin, şiirine ve yüzüne nasıl yansıdığını görürdüm.
Ceyhun Atuf Kansu 2004 Şiir Ödülü, 31 Mayıs’ta Ankara’da yapılan törenle Aydın Hatipoğlu’nun Yalnız Karanfil Sokağı’na (*) verildi.
Ünlem, şair için özel bir dosya hazırlamış. İyi şairleri hiç olmazsa yıldönümlerinde anmalıyız. Dosyanın adı; Ceyhun Atuf Kansu ‘Edebiyatımızın Sevgi Öğretmeni’.
Kansu’nun insancıl şiiri üzerine şöyle yazmışım:
‘Kansu’nun şiirinde Anadolu, siyasal savaşımlarından kişisel direncine kadar bütün özellikleriyle vardır.
Özellikle doğasıyla ve bu doğanın ayrılmaz bir parçası olan insanıyla.’
Anadolu duyarlığının iyi şiirini yazdı, gerçekleri kitaplardan okumadı, yaşamındaki tanıklıklardan öğrendi. Çünkü o bir hekimdi.
Anadolu’nun, insan sevgisinin, sevecenliğin, değişmez kaderlerin şairi hálá bütün gücüyle yaşıyor.
Kansu’nun (1919-1978) sadece şiirlerini okuduysanız, düzyazılarına bakmadıysanız, eksik bir kişilik öğrenmiş olursunuz. Çünkü, şairi besleyen coşku dolu kaynaklar, onun şiirinin canlılığını sürdürmesinin gerekçesidir.
* * *
AYDIN HATİPOĞLU, Türk şiirinin kozasını kendi köşesinde ören şairlerindendir.
Behçet Necatigil, şiiri için şu yargıda bulunmuş:
‘Aydın Hatipoğlu’nun şiiri, neyi nasıl, ne ölçüde söyleyeceğini bilişiyle, kavganın ve bilincin etkili şairi.’
Afşar Timuçin’in dediği gibi, Hatipoğlu, ‘şair ve aydın olma’ sorumluluğunu hiçbir zaman kaybetmedi. 1960 kuşağı içinde toplumculukla bireyselliği, şiir anlayışında bağdaştırmayı başardı.
Koza’dan birkaç dize:
‘Yüreğine değiyor/Şirin tül kanadı/Buluta uçuyor kuş/Bulut dala konuyor.’
İkinci Yeni’nin ondan sonraki bütün kuşakları etkilediğini, ya da yeni bileşimler aramaya zorladığını idda edebilirim.
Hatipoğlu’nun şiirinde de bu sezilir. Ancak o, şiir işçiliğine soyut bir uğraş olarak bakmaz, mutlaka somut bir karşılığı, amacı vardır. Mezar Yazıtları II’yi buna örnek gösterebilirim.
Aydın Hatipoğlu’nun Yalnız Karanfil Sokağı’nı okuduğunuzda, 1960 kuşağı şiirinin önemli bir şairini öğrenmiş olacaksınız.
* * *
YAZIMI Cahit Külebi’nin Ceyhun Atuf Kansu İçin Köylü Biçeminde Ağıt şiirinden bir dörtlükle noktalıyorum:
‘Ceyhun kardaş sen bu elden gideli/Dağlarım yıkıldı, çöllerim bomboş./Söğütlü dereler, iğdeli beller,/Kuraktan çatlamış göllerim bomboş.’