Büyük usta dörtlüyü tamamladı

YAŞAR KEMAL tutkunlarının özlemle beklediği Bir Ada Hikâyesi’nin 4’üncü cildi de yayımlandı. Kitabın adı: Çıplak Deniz Çıplak Ada.

Haberin Devamı

Bir ırmak roman olarak niteleyeceğim bu dört kitap hakkındaki notlar, bir tanıtım düzeyini aşmayacak. Uzun yazı yazma hakkım mahfuz.

İlk üç cildin adlarını verelim:

Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana,

Karıncanın Su İçtiği,

Tanyeri Horozları.

Her romanında olduğu gibi bu dörtlüde de çok ustaca yazılmış insan karakterleri var. Ayrıca büyük ustanın roman coğrafyası da geniştir, bütün Türkiye’yi kapsar. Oradan dünyaya ulaşır...

İnsan gerçeği neyi içeriyorsa, bu dörtlüde o var. O bir temaya yaslanarak tekdüze bir romanın tuzağına düşmemiştir. Çeşitlilik zenginliktir. Gerek insan
karakterlerinde, gerek soruna eğilişinde, gerek o eşsiz doğa tasvirlerinde.

Çıplak Deniz Çıplak Ada’yı okurken, türler arası ustalıklar bileşimini düşündüm. Yaşar Kemal’in romanlarında doğanın yerini bütün okurlar bilir. İlk kez bu doğanın roman tekniğinde tüm derinliğiyle bu seviyede kullanılışının farkına vardım.

Monet’nin bahçesini gezerken, Yaşar Kemal’in de çiçekleri, ağaçları anlatış biçimini inceledim.

Haberin Devamı

* * *

GÖÇ, mübadele yalnız Türkiye’de değil bütün dünyadaki insanlar için en dramatik, en kırılgan konulardan biridir. Altı çizildiği anda romanın omurgası zarar görür, o bunu kıvamında anlatmasını biliyor.

Ada kavramı, hem soyutlanmışlığı hem ayrı bir yaşama biçimini belirler. Eğer ada halkını tanıdıysanız, Yaşar Kemal anlatabilirdi ancak onları dersiniz.

Dramlar, yıkılmışlıklar bir insan tanımı için yetersizdir. Hem melek, hem şeytandır insanoğlu, onun için de kahramanları inandırıcıdır.

Dünle bugün arasındaki gelgitler, belli bir zamanla, dönemle zamansızlığın bir edebiyat kuramında birleşerek uygulamaya dönüşmesinin de şaheseridir.

Bunca yaşam dağdağası içinde aşkın yerini ihmal etmek, insan gerçeğini ihmal etmekle eşanlamlıdır.

Kitabın doğal erotizmi de beni çekti.

Gerçekle efsane bir arada, aslında aralarında Kafdağı var. Ama Yaşar Kemal’de ikisi birbirine kavuşur:

“Kafkasya’ya, Kaf dağlarına ne giden var, ne de gelen. Kaf dağları düşlerimin, masallarımızın, türkülerimizin dağları yerinde daha öyle duruyor mu?”

Biri incelesin. Yaşar Kemal’de renk unsuru üzerine tezler yapılsın.

“‘Ada maviye kesti,’ dedi Kerim. ‘Deniz mavisi, gök mavisi, cam mavisi’.”

Ya pınarlara düşen yıldızlar.

* * *

SİZİ hafta sonuna bir edebiyat şölenine davet ediyorum. Gecikmeden yazdım, sizi büyük ustanın yeni kitabından yoksun bırakmamak için.

 

Yazarın Tüm Yazıları