Paylaş
‘İsmail Sâib Sencer
Sûfiler Arasında
Bir Âlim, Ulemâ
Arasında Bir Sûfî’
Kitap kimlere ithaf edilmiş:
(İsmail Sâib Sencer Muhiblerinden Ömer Arısoy ve Ramazan Minder’e)
Ömer Arısoy’un Sunuş’undan:
“Kıymetli okurlar,
Kütüphaneler şüphesiz bünyesinde barındırdığı kitaplar sebebiyle bizi kendilerine çekerler fakat bir kütüphanenin kıymeti içindeki kitapların ihtiva ettiği bilgilerin çok daha fazladır. Çünkü kütüphaneler bilgilerin toplamından çok daha fazladır.
Çünkü kütüphaneler bilgilerin toplandığı değil katlandığı yerlerdir.”
Sunuş’un ardından İsmâil Sâib Sencer hakkında bilgi yer alıyor.
Bazı önemli bölüm başlıkları:
- Bâyezid Umûmî Kütüphanesi
- İsmail Sâib Efendi Döneminde Bâyezîd Meydanı
- İsmail Sâib Efendi Döneminde Sahaflar Çarşısı
- Şâyân-ı Hayret Bir Hafıza
- Bir Dindar Olarak Portresi
- Kedili Kütüphane
- Ulemanın Kedileri
- Kedilerin Ciğer Parası İçin
- İsmail Sâib Sencer ile Yapılmış Mülakatlar
Beyazıt Kütüphanesi’nin benim hayatımda çok özel bir yeri vardır. Muzaffer Gökman’dan bu yana müdürler ve görevli kütüphanecilerin benim üzerimde çok emekleri vardı. Yukarıdaki odada aylarca çalışmamı sağladılar.
Beyazıt’ta Çınaraltı’nda otururken aklımıza takılan bir konuda hemen kütüphaneye girer, katalogdan öğrenirdik.
O dönem de kütüphane müdürlerinin odasında mutlaka bir araştırmacıya rastlardınız.
Oradan da çıkar, Sahaflar Çarşısı’na uğrar, Kapalı Çarşı’dan geçip Nuruosmaniye’den kitapçılara giderdik.
İstanbul Üniversitesi’nden çıkıp Fincancı Yokuşu’ndan aşağı doğru yürümeye başladığımızda İngilizce kitaplar satan Redhouse’a uğrardık.
Kütüphane dünyasının önemli adlarını unutmayalım.
(Zeytinburnu Belediyesi)
ANDANTE
- İstanbul’dan Münih’e Yüksek Başarı Hattı: Can Saraç
- Marsilya Operası’ndan Unutulmayacak Bir Prodüksiyon
- Post – Feminist Bir Opera: Kassia
- Mercan Aldemir ve Prof. Jülide Gündüz ile Müzik Kariyeri ve Müzik Yarışmaları Üzerine Bir Sohbet
Can Özükan
- Üstümüzde Çırpan Siyah Kanatlar
Nihan Ulutan
- Kayıp Seslerin İzinde
Emre Aracı
Thames Irmağı Kıyısında Bir Müzik Tarihi Dersi
(Andante – Ağustos)
HALK HİKÂYELERİNİ SEVERİM
ONLARDA halkın ironisi vardır, deneyimlerden süzülmüş gerçekleri buluruz. İnce alay unsurları nice yazara esin kaynağıdır.
Çocuklar için yazılmış nice kitaplar büyüklerin de başucu kitabı mertebesine ulaşmışlardır.
Antoine de Saint Exupery’nin ‘Küçük Prens’i bunun tartışılmaz örneğidir.
Başkalarını saymaya gerek var mı?
Halk hikâyelerinin en hoş yanı, halkla sultan ve adamları arasında geçenlerin ders niteliği taşımasıdır.
Süleyman Bulut’un hazırladığı Burcu Yılmaz’ın resimlediği ‘101 Kısa Halk Hikâyesi’ saptadığım özellikleri taşıyor.
Can Çocuk’tan çıkmış ama ben çocuklar kadar büyüklerin de okumasını salık veririm.
Bulut’un kitabın başındaki yazısından birkaç satır aldım:
“Yeri Geldiğinde Anlatılacak 101 Kısa Halk Hikâyesi
Kısa halk hikâyelerinin, yine sözlü edebiyatın bir başka dalı olan fıkraya yakın olduğu söylenebilir.
Kısa halk hikâyeleri dinlendiğinde ya da okunduğunda; bir ders çıkarılmasını, bir öğüt alınmasını ‘kıssadan hisse’ kapılmasını amaçlar.”
- Aptalın biri ata binmiş, bey oldum sanmış; şalgam aşa girmiş, yağ oldum sanmış.
- Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek bir kenara çekilmek kimseyi kurtarmaz... Olayın bir ucu döner dolaşır size gelir.
- Taviz vermenin sonu yoktur. Öküzler içlerinden birini feda etmişler bütün sürüyü aslanlar yemiş.
- Halk hikâyelerinde büyüklenmelerle alay eden çok güzel örnekler vardır.
Tilki ile Gölgesi böyle:
“Sabah güneşine gölgesi vurunca bir deve yerim demiş, gölge azalınca bir koyun yeter deyivermiş.
Gölge biraz daha küçülünce tavuk yeter demiş, biraz daha gölge küçülünce bir fareye de razı olmuş.”
Burada birçok tarihi kişinin de öyküsünü bulacaksınız.
Paylaş