Paylaş
Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkanı Ali Fuat Kartal’ın gönderdiği e-postadan yararlandım.
Diğer kaynağım da Aydın İleri’nin notları.
Bu yılın teması, ‘Üçüncü Mekân Kütüphaneler... Yeni Roller, Yeni Yaklaşımlar...’
Kartal, bu adın gerekçesini şöyle açıklıyor:
“Teknolojinin ve internetin bilgi hizmetlerine getirdiği yeni olanaklar ile birlikte dönüşüme uğrayan kütüphaneler, klasik kütüphane hizmetlerinin ötesinde işlevler üstlenerek, okuyucuları için ev ve işyerinden sora, üçüncü mekân durumuna geldi.
Kütüphaneler artık sadece kitap, süreli yayın vb materyallerden oluşan fiziksel mekânlardan öte, internet ve web ile kullanıcılarına 7 gün 24 saat hizmet sunan, sanal ortamlar haline gelmiştir.
Günümüzde belirli konularda salt bilgiye internetten kolayca ulaşılabilmektedir, fakat kütüphaneler okuyucularına bundan çok daha fazlasını sunuyor, bilgiye ulaştırmanın ötesinde insanların bir araya gelip birbirine ilham vererek, bilgi alışverişinde bulunmalarına ve bilginin yeniden üretilmesine ortam sağlıyorlar.”
Bu gerekçeye kütüphanenin yerinin vazgeçilmezliğini anımsatan bilgileri vermek istiyorum.
Basılı kaynaklarla doğrulanmadıkça, ben o veriyi doğru, güvenilir bilgi olarak saymıyorum ve kullanmıyorum.
Bir-iki örneği yineleyeceğim:
Marquez’in veda mektubu diye bir mektup düştü çoğumuzun e-postalarına, ben yazarın ajansını tanıdığım için aradım ve böyle bir mektubun gerçek olmadığını öğrendim. Hürriyet dışında bir çok gazetede ve dergide o mektup yayımlandı.
Uzun süre Metin Üstündağ’ın şiiri, Behçet Necatigil’in şiiri olarak okundu.
İnternetten aktarmalar yüzünden Cemal Süreya’ya ait olmayan birçok şiir onunmuş gibi yayımlandı.
Aynı yanlışlık Turgut Uyar’ın şiirinin de başına geldi.
***
“ÜÇÜNCÜ Mekân Kütüphaneler...” sözü çok doğru bir saptama.
Ben bu sözü şöyle yorumluyorum. İnsanın evi, işi ve sonra kütüphane.
Bunu sağlamak için de kütüphane sadece kitabın alınıp okunduğu, internete bakıldığı bir mekân olmaktan çıksın.
Ailece gelindiğinde, ana, baba, çocuğun meşgul olabileceği bir mekân yaratılmalı.
İsteyen kitap okusun, isteyen internete girsin, isteyen DVD seyredebilsin. Hiç kuşkusuz bunların üçü de kültüre dayalı bir program dahilinde gerçekleştirilmeli.
Aydın İleri’nin e-postasında, 29 Mart’ta 81 ilde yarım saat kitap okunduğunu belirtmiş.
Gelelim bir başka temel soruna.
Yeni kütüphaneler yapılmıyor. İstanbul’un Kültür Başkenti olduğu yıl bunu ummuştum ama bir çok kültürel umudum gibi bu da gerçekleşmedi.
Eski kütüphanelerimizin bile binaya ihtiyacı var.
Kartal’ın yazısından bir bölüm üzücü bilgiler içeriyor:
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın OECD işbirliğinde Türkiye çapında 15 yaşında öğrencilerden topladığı verilere göre evinde en fazla 10 kitap olan ailelerin oranı yüzde 27. Evlerin yüzde 54’ünde kitap sayısı 25’i geçmiyor. Evdeki 25 kitabın çoğunluğu edebiyat eseri değil, ders kitabı veya test kitabı.
Birçok okulda kütüphane yok.
Muzaffer İzgü ne demişti: “Çocuk okuru olmayan bir toplumun yetişkin okurları olmaz.”
***
EMEK veren, vermeyi de sürdüren kütüphaneci dostlarıma, sorunsuz, isteklerinin yerine getirildiği bir kütüphane haftası diliyorum.
Paylaş