Paylaş
Tezkiye varakası, eski bir deyim. Bir mesleğin iyi hal kâğıdı olarak nitelenir. Sözlük karşılığı; soruşturarak birinin iyi halli olduğunu meydana çıkarma belgesi.
Nevzat Atlığ, 60 yıldır Türk müziğinin yücelmesi için çeşitli alanlarda çalıştı. Yıllarca Kültür Bakanlığı Devlet Türk Müzği Korosu’nu yönetti. Türk müziğinin çağdaş duruşuna önemli katkılarda bulundu.
Mesut Cemil’den sonra Türk müziğinin icrasını, Batı normlarına göre düzenledi, ona saygınlık kazandırdı.
Atlığ’la kitabı üzerine konuştuk, özelliğini biraz da ondan öğrenmek istedim.
O, ustalarını hep hatırlar, üzerindeki emekleri unutmaz, unutturmaz.
Gerçekten de 1940 ile 1950 arasında Türk müziği, konservatuvarlardan ve radyolardan uzaklaştırılınca içkili gazinolara düştü.
O dönemde, Nevzat Atlığ’a göre, Ankara Radyosu’nda Mesut Cemil, Türk müziğinin seviyesini yükseltti. Ankara Radyosu, yalnız radyo sanatçılarını değil, gazinolardaki sanatçıların repertuvarlarını da etkiledi.
Mesut Cemil’den çok şey öğrendiğini, onun Türk müziğine kazandırdıklarının kaybolmaması, yaşaması için çalıştığını söylüyor.
Basında Nevzat Atlığ, Türk basınında onun hakkında yazılmış yazıların yer aldığı bir toplam kitap.
Nevzat Atlığ, bazen günlük tutmadığına üzülürmüş, her şeyi yazsaydım keşke, diyor.
Bugün ise farklı düşünüyor, her şeyi benim anlatmam inandırıcı olmayabilirdi, diyor.
Ama şimdi, benim hakkımda yazılanların arasından değerlendirecekler beni, diye ilave ediyor.
Bu kitap için dört yıl çalışmış Atlığ. Arşiv taramasının zorluğunu bilenler bu uzun sürenin nasıl bir emek istediğini anlayabilirler.
Yazılar, bilgiler, fotoğraflar.
Genç bir insanın müziğe adanmış ömrü.
İlkelerinden taviz vermeden, Türk müziğine duyulan ilgiyi ve saygıyı artırmak için yaptıkları kuşaklarca anılacaktır.
Kitabın editörlük çalışması, okurlar için metinleri, belgeleri daha anlamlı kılıyor.
Yazıların, haberlerin öncesinde yanında N.A. notlu yazılarda açıklamalar yer alıyor.
Basında Nevzat Atlığ, iki özelliği bir arada barındırıyor.
Birincisi; bir müzikçinin 60 yıllık emeğinin önemli safhaları. Bireysel bir tarih.
İkinci olarak da Türk müziğinin 60 yıllık macerası.
Kitabın başında Yılmaz Öztuna’nın Nevzat Atlığ yazısında, Atlığ’ın müzikçi kimliği üzerine önemli tesbitler var:
“Klâsik Türk Musikisi’nin önde gelen otoriteleri arasında yer almış olan Nevzat Atlığ, musikimizde toplu icranın bütün zamanlarda yetişmiş en ünlü maestrolarından biri olarak kabul edilmiştir. Klâsik akademik musikimizi, tarihimizin hiçbir döneminde erişemediği bir estetik çizgide sunmuştur. Abdulkadir Meragi’den (1353-1435), Subhi Ziya Özbekkan’a (1887-1966) kadar...
Klâsik musikimizi Devlet Konser Salonu’na Atatürk Kültür Merkezi’ne savaş kazanarak soktu. Kurduğu topluluğa (Klâsik Koro) isminin verilmesine sadık kaldı. Bütün baskılara rağmen klâsikten öteye geçmedi. Buna ihtiyaç da yoktu. (...)
Atlığ, uzun koro şefliği devamınca Türk musikisinin bütün belli başlı şâheserlerini icra ettirdi. Korist sanatkârlara mikrofonsuz ve notaya bakmayarak 20’den fazla Mevlevî Âyini okutup çaldırtması, musiki tarihimizde emsalsiz bir gelişmedir. Yazdığı, icra ettirdiği, sonradan yayınladığı notalarda her nağme üzerinde derinlemesine düşünmüştür. Bestekârın ne yapıp ne yapmadığını iyice anlamadan hiçbir eseri icra ettirmedi.(...)
Burada Atlığ’ın musikimizdeki üçüncü büyük hizmetine geçiyorum, hocalığına. Zaten korolarında yüzlerce müzisyene musikimizi üstün şekilde öğretmiştir. Devlet Konservatuvarı’nda, Türk estetiğinin ses sahasında milli kültürümüzün olmazsa olmaz en vazgeçilmez, en estetik, en yüksek çizgide bir büyük parçası klasik musikimizin, yüksek sınıf eserlerini vermiştir. Buna daha önceki hocalıklarında yetiştirdiklerini eklerseniz, ortaya Türk Musikisinde Nevzat Atlığ nesli çıkar.”
Önsöz’ü de mutlaka okuyun, o kısa yazıda verimli bir hayatın ana başlıklarını bulacaksınız:
“Sanat âleminde neredeyse bir ömür kadar uzun ve dolu dolu geçen altmış yılda hakkımda ilk yazı, Sadun G. Savcı imzası ile 1949 yılında Vatan Gazetesi’nde yayınlanmıştı. Bunu yüzlerce yazı ve röportaj takip etti. (...) Değişik görüş ve kanaattaki yazıların, musiki faaliyetlerimi konu eden yazıları inanıyorum ki, musikimizin son altmış yılının aydınlatılmasında belge olarak kabul görecektir. Bu hayırlı sonuca vesile oluşum beni fevkalade mutlu kılmıştır.
Kitabımızda isimleri yer alan yazarlarımız, Millî değerlerimizi koruma ve yayma gayretine soyunmuşlardı. Bir konser repertuvarını ve icrasını dile getirmenin, değerlendirmenin, sırasında eleştirmenin, ya da övmenin bir liyakat olduğunu örnekleriyle yansıtabiliyorlardı. Sanat zirvelerinde yer tutan musiki şaheserlerimizi türlü özellikleriyle tanıtabilmekteydiler. Bu işi yaparken, yani musikimizle ilgili değerleri ve meseleleri toplum hafızasına yerleştirirken, beni ve yönettiğim koro icralarını sık sık gündeme getiriyorlardı. Aslında bu benim için büyük bir şanstı. Üstelik, böylece basın yoluyla, başarılarıma şahitlik yapılıyordu....”
Bir müzikçinin hayatını, meslekteki başarısını ve buna şahitlikleri başka kalemlerden okumalısınız.
Ayrıca 27 Mart Cumartesi günü Sabancı Center’da saat 18:00’de kitabın tanıtımı düzenlenecek ve bir barkovizyon izlettirilecek. Gecenen önemli etkinliklerinden birisi ise Münip Utandı konseri.
(Basında Nevzat Atlığ, Ed.: Hikmet Özkahraman, Üstün Eserler Basım San.)
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Franklin Lewis / Mevlânâ / Kabalcı
Murat Gülsoy / Karanlığın Aynasında / Can
Leonardo da Vinci / Yazılar / YKY
Güngör Uras / Bak Ben Sana Anlatayım / Doğan Kitap
Suna Waraich / Bedri, 10 Bedri’yi Anlatıyor / Dharma
Paylaş