Bozkırda açan çiçek

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Köy Ensitüleri için kullanılırdı 'Bozkırdaki çiçek' sözü. Ankara bana hep bozkırı hatırlatır. Ankara ve bozkır birbirinden ayrılmayan, birbirini tamamlayan iki imajdır, kavramdır.

Hakkı Devrim, geçenlerde bir yazısında, yataklı trenden söz ediyor, yemeklerini ve kahvaltısını anlatıyordu.

Ben, karlı gecelerde uzun yol kamyonlarının ateş böceği gibi yolları katedişlerini, yataklı vagon penceresinden seyrederdim.

Sabaha karşı uyandığımda da bozkıra bakarak pencereyi açar, bir uzun havanın ezgilerinin bana ulaşmasını beklerdim.

Ankara'nın etkileyici olmaktan çok buruk bir güzelliği vardır.

Ankara'daki Hilton Oteli'nin resepsiyonunda kayıt yaptırırken karşımda Erol Akyavaş'ları görünce, yol yorgunluğumu unutuverdim.

Resepsiyonların kişiliksiz görüntüsü birdenbire kimlik kazandı.

Ankara'ya iner inmez politikanın başkentindeki mağmun hava, hepimizin üstüne çökmüştü. Güneş bile sanki grileşmişti.

Renksizlik beni çok rahatsız eder. Siyah-beyaz'ın asaleti dışında, grilik bana hep hüznü, kimsesizliği çağrıştırır.

Renksizliği renk cümbüşüne çevirmenin değişmez kuralı, resim sergilerini gezmektir.

Ressamların dünyası insana fırtınalı huzur sunar.

Ben de iki sergi gezdim, önce Galeri Nev'deki Bedri Başkam'ın ‘‘Saydam Katmanlar’’ sergisini, sonra da Kezban Arca Batıbeki'nin Siyah-Beyaz Galerisi'ndeki yeni çalışmalarını gördüm.

* * *

BEDRİ Baykam'ın tablolarının sergilendiği salona girdiğimde karşımda Hüsamettin Koçan'ı gördüm. Sevindim doğrusu. Resim değerlendirmeleri konusunda bir uzmandan yardım almak her kula nasip olmaz.

En azından büyük yanlışlara düşmem. Yüzeysel yargılarımı da onun görüşleriyle derinleştirebilirim.

Bedri Baykam'ın bu resimlerini doğrusu çok beğendim. İlk çalışmalarının başarılı ortamına döndüğü kanısına vardım.

Bir sergi ziyaretçisi düzeyinde düşündüm, yorumladım.

Sözgelimi ‘‘Manitu ve Füze-Zaman Atlamaları 2’’, yetişkinlekten çocukluğa göndermelerin çağrışımını yaptı bende.

‘‘Kendi İçinde Bir Dünya’’, sanki benim dünya kelimesi içinde hayal gücümün bulmak istediği renklerle karşılaştım.

‘‘Cennet Yankıları’’, duvarınıza asarsanız, baktığınızda size yaşama neşesi verecek bir resim.

Siyah-Beyaz Galerisi, 1988-1999 mevsiminde açacağı sergileri genel bir başlık altında toplamış.

8 Çağdaş Türk Kadın Sanatçısı.

Yeni mevsim, Fatma Tülin'in sergisiyle başlamıştı.

İkinci sergi, Kezban Arca Batıbeki'nin. ‘‘Ağırlıktan Arındırılmış Bedenler’’ yazısında Sezer Tansuğ şöyle diyor:

‘‘Kezban Arca, afişten yararlanan bir resim değil, aksine afişe yol gösteren bir resim yapıyor.’’

Angel Heart, dizisinden eserler, grafikle resmin buluşma noktasının tadını verdi bana.

Galerideki sergileri açılacak diğer kadın sanatçıların adlarını da vereyim:

Gülsün Karamustafa, Eda Tekcan Tomba, Selda Asal, Ayşegül İzer Dırahşan, Alev Ermiş Mavitan, Arzu Başaran.

* * *

ANKARA'DA bu sergileri gezmeseydim, sanırım politik karabasan beni köşeye sıkıştıracak, soluğumu kesecekti.

Ressamlara dün binlerce kez teşekkür ettim.

Dünyamı renklendirdikleri için.



Yazarın Tüm Yazıları