Paylaş
İstiklal Caddesi üzerindeki kültür evinin, müzik dışındaki etkinlikleriyle de, Beyoğlu’nun çok boyutlu bir kültür odağı olmasında büyük etkisi olacak.
Dün akşam binayı müzik evi yöneticisi Yağız Zaimoğlu ile birlikte gezdim.
Beğendiğim yanı, binanın tarihi dokusu korunarak, içi çağdaş bir mimarlık anlayışına göre yeniden düzenlenmiş, çok fonksiyonlu ve esnek bir anlayışı yansıtıyor.
Binanın yapım tarihi 1875.
Eski yapıların dış cephesine, içinin ana öğelerine bağlı kalarak, bu tür modern bir çalışma yapılmasını destekliyorum.
Binada neler var?
İkinci ve üçüncü katta bulunan konser salonu 140 parter, 60 balkon olmak üzere toplam 200 seyirci alıyor. Müzikseverler ikinci ve üçüncü katlardan konserleri
dinleyebiliyor, performansları izleyebiliyorlar. Dördüncü katta altı ayrı prova salonu var. Beşinci ve altıncı katlarda çok amaçlı etkinlikler gerçekleştirilebilecek.
En üstte ise konser öncesi veya sonrası çıkılabilecek terastan İstanbul manzarasını seyredebileceksiniz.
* * *
BİR kez daha müzik adamı Aydın Gün’ü rahmetle analım.
O, iyi bir müzik tutkununun oda müziği dinlediğini söylerdi.
Borusan Müzik Evi’nin, gerçekten ülkemizde eksikliğini hissettiğimiz oda müziğine mekân yaratması beni sevindirdi.
Binanın özelliği, müzikle görsellik arasında kurulan bağlantı. Kapıdan girer girmez bunu hemen fark ediyorsunuz.
Uluslararası çağdaş sanatçıların Müzikevi için tasarlanmış ünlü sanat eserleri ile bezenen bina, “Renk yerine ışık, statik yerine kinetik” görüşünü kanıtlıyor.
Sanatçıların tasarımları ve bunun amacı konusunda şu bilgi veriliyor:
“Çalışmalarını New York’ta sürdüren Leo Villareal’in Müzikevi’nin tüm katlarına yayılan ışık yerleştirmesi, akıcı renkleriyle, İstiklal Caddesi’ndeki hareketli yaşama gönderme yapıyor. Viyanalı Brigitte Kowanz’ın ‘Ad Infinitum’ heykelinde kullanılan neon ve ayna yaşamın akıcılığını vurgularken, Christian Partos’un tavana uyguladığı kinetik çalışma, izleyicileri değişik sürprizlerle baş başa bırakıyor.
Ivan Navarro’nun sonsuzluğa doğru açılan üç kapıyı temsil eden ışık heykelinde karşılaşılan atmosfer izleyicileri içine çeken bir karaktere sahip. Kapıları ‘düşsel bir mekâna’ açılıyor; bu düşsellik, Floransa’dan Maurizio Nannucci’nin sarı renkli neonlarla yazdığı ‘Listen to Your Eyes’ cümlesinde de kendini gösteriyor.”
* * *
İYİ bir orkestrayı, iyi oda müziği topluluklarını burada dinleyeceğiz.
Görsel beğenimizi de geliştireceğiz.
Mutlaka gidin, görün, gezin, müzik dinleyin.
Paylaş