Paylaş
Bütün bunları şaşkınlıkla gözlemleyen bir adam. Ama gene de kitap alanlara, CD alanlara sevgiyle bakan biri. Hele çocuklarına kitap alıyorlarsa, onları gidip öpüp kutlamak isterim. Yeni yıl dağdağasında kitabı unutmayan saygıdeğer, sevgideğer yurttaşlarım.
Çul çaput krizi tutku mudur, hastalık mıdır? Düşüncemi söyleyip kimseyi kırmak istemem.
Belli günlere adanmışlık beni daima şaşırtır. Yalnız yeni yıl için değil, bayramlarda da aynı ruh halini taşırım.
Bir açıdan da iyimser bakarım. Eski yılı geride bırakırken, o yılın acılarını, başarısızlıklarını, sağlık problemlerini de unutmak, yeni yıla umutla başlamak için yapay bir bölünme.
Yeni yılda her şeyi yeniden kurmak mümkün mü? Bir sabah uyanıyorsunuz bir rakam değişikliği hayatınızı değiştiriyor...
Ne var ki, insanların birbirini hatırlaması, armağanlar vermesi, anıları tazelemesi yalnız bugüne mi özgü...
Ben genellikle sevdiklerimi unutmadığım için hatırlama çabasında da bulunmam.
Yeni yıla evimde girerken, kitaplığıma, plaklarıma, CD’lerime bakarım.
Okuduklarıma, dinlediklerime değil de okuyamadıklarıma, dinleyemediklerime gözüm takılır.
Hayatımda bir gece olsun evden çıkıp, yılbaşında herkes nasıl eğleniyor diye sokağa çıkmadım. Çünkü böyle gecelerde eğlenmek için kendini zorlayanların çoğunlukta olduğuna inanıyorum.
Eminim ki o toplulukta kenarda durup biraz hüzünlü bir görünüşünüz olsa hemen üstünüze gelirler; “Ne var yahu, bu gece de böyle oturulur mu” derler.
İşte “böyle bir günde”, “böyle bir gecede” sözünün farkını bir türlü kavrayamadım.
* * *
BEN böyle gecelerin ertesi günlerini pek sevmem. Her gecenin sabahını düşünmeye alışmışım, sabahlama alışkanlığım hiç yok.
“Film koptu” sözünün doğruluğuna inanamam. İnsan eğlencesinin farkına varamazsa, nasıl eğlenebilir?
Gençliğimde de birçok arkadaş sohbetlerinde “Film koptu” sözü kullanılırdı, dün bu söze nasıl hayretle bakıyorsam, bugün de hayretim değişmedi.
Sermest olanlarla birlikte bir masada bulunmanın lezzetine doyulmaz ama bedmest olanlara tahammül edemem.
Müstesna günler sözü benim bağışlamam için bir gerekçe olamaz.
Elbette bu bir içkiyi lanetleme yazısı değil.
Hatta Metin Eloğlu’nun bir dizesini bile anmanın yeri:
“Şişede durduğu gibi durmaz ki kâfir
Tutar insana şu dünyayı sevdirir.”
(Kitabı bulamadım belleğimde kalanı yazdım.)
Mehmed Kemal, Öğle Rakıları’nı yazmıştı. Ben günbatımını beklerim.
Ahmet Muhip Dıranas’ın kitabı yayımlandığında öğleyin Kalyon Oteli’nde yemeğe gitmiştik, o da içmemişti, ben de içmemiştim.
Bana demişti ki, “Gündüzleri bizim şuurumuzu bir bekçi bekler, akşam gün batarken bekçiyi azat ederiz, biz de o zaman bir kadeh içebiliriz.”
Yeni yılın ilk günü böyle bir gecenin sabahında insanlar ne düşünür? Anıları içine böyle bir günü kaydeder mi? Her günü birbirine benzeyen insanların bu davranışını da hoş görürüm.
* * *
GENE şiir okuyarak, müzik dinleyerek bir gece geçireceğim. Özel bir yemek listem de yok.
Size güzel bir gece geçirmenizi dilerim.
Ama gene de yarını unutmayın.
Umutlarınızla bezeli bir yıl olsun...
Paylaş