Bir tiyatro adamı Tunç Yalman’ın ardından

YÖNETTİĞİ oyunlarla, hocalığı ile, oyunculuğu ile Türk tiyatrosunun önemli adlarından Tunç Yalman da anılarımızda, tiyatroyu sevenlerin, bilenlerin belleğinde yaşayacak.

Yalman, 1925 yılında İstanbul’da doğdu, tiyatro yaşamına daha Robert Kolej’de öğrenciyken başladı. 1946 yılında Muhsin Ertuğrul’la birlikte profesyonel tiyatro yaşamına adımını attı.

Tiyatroyu onun yanında öğrendi, ona olan bağlılığı, hayranlığı ölünceye dek sürdü.

Ustası hakkında söylediği bir söz, bu büyük tiyatro adamının onda uyandırdığı etkiyi özetler:

"Atatürk’süz bir Türkiye düşünemediğim gibi, Muhsin Ertuğrul’suz bir Türkiye de düşünemiyorum."

Muhsin Ertuğrul
’un ona gönderdiği mektupları da, "Tunç İki Gözüm" başlığıyla yayımladı.

Tiyatro eğitimini Amerika’daki Yale Üniversitesi’nde yaptı.

Babası Ahmet Emin Yalman’ın sahibi olduğu Vatan Gazetesi’nde üç yıl boyunca Şakir Eczacıbaşı ile Vatan’ın "Sanat Yaprağı"nı çıkarttı.

Yönetmen ve oyuncu olarak Dormen Tiyatrosu’nda, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda görev aldı. Amerika’da değişik üniversitelerin tiyatro kürsülerinde ders verdi. Fransızca ve İngilizce’den dilimize birçok oyun çevirdi.

* * *

TİYATRO eleştirmenliği yaptığı yıllarda, gece oyunu seyreder, hemen gazeteye gelir, eleştirisini yazardı. Böylece seyirciler ertesi günü, oyunun eleştirisini onun kaleminden gazetede okuyabilirlerdi. Birçok kimse bu kadar çabuk yazılamaz, oyunu görmeden önceden yazıyor, diyordu.

Tiyatrodan çıkıp eleştiri yazmak için gazeteye geldiğine Kázım Taşkent inanmamış, bir gece oyundan sonra Ahmet Emin Yalman’la birlikte, gazeteye gelmişler, bakmışlar ki Şakir Eczacıbaşı ile Tunç Yalman sayfanın başında çalışıyorlar, Tunç Yalman da bir yandan yazısını yetiştirmeye çalışıyor.

O zaman, gazetelerin tirajları, dolayısıyla baskı sayıları daha düşük olduğundan, gazeteler de geç saatlerde hazırlandığından bu mümkündü. Gerçekten de aktif seyirci bunu beklerdi. Yalnız tiyatro için değil, konserlerin de eleştirilerini ertesi günkü gazetede okuyabilirdiniz.

Tunç Yalman’ın sahneye koyduğu, unutamadığım oyunlardan biri Shakespeare’in Othello’suydu.

Değişik bir düzenlemeyle, seyirci, daha salonun kapısında, müzik eşliğinde oyuna hazırlanıyordu. Seyirlik sözünün anlamını, bu kavramı neyin gerektirdiğini bu sahne düzenlenmesinden anlardınız.

Ayrıca Othello’daki kahramanlardan, hain Iago iki kişi tarafından sahnede temsil ediliyordu.

Sanırım eski kuşak tiyatro seyircilerinden çoğu başarılı yönetmenliklerini anımsayacaklardır.

* * *

TÜRK tiyatro tarihinde gereken yerini verelim.
Yazarın Tüm Yazıları