Aklım orkestranın adında, bir ünlü şefin adına kurulan, kısa zamanda yükselen bir topluluk.
Kimdir ArturoToscanini?
1867’de Parma’da (İtalya) doğmuş, 1957’de New York’ta ölmüş.
Bazı eleştirmenler onun için, orkestrayı bir tiran gibi yönetirdi, derler.
Aynı zamanda çellist. Nazi ve faşist rejimler altındaki İtalya, Almanya ve Avusturya’da orkestra yönetmeyi reddeden bir siyasal tavrı da var.
Bir şefin adına bir orkestra kurulması. Sanatçıların birbirine gösterdiği dostluk, saygı, vefa, kadirbilirlik.
Bizde pek bulunmayan bir yan.
Besteci adını taşıyan başka topluluklar da var: Amadeus Dörtlüsü, Haydn Dörtlüsü...
Neden biz de bestecilerimizin adını hiç olmazsa dörtlülerde, üçlülerde yaşatmıyoruz?
Onları unutmadığımızı, müzik tarihindeki yerlerini anımsatarak onları hep canlı tuttuğumuzu ispatlayabilsek.
Bir öneri.
* * *
VLADIMIR HOROWITZ’i dinliyorum, son günlerde. Toscanini’nin adı geçince küçük bir dipnotu lazım.
Horowitz, Toscanini’nin kızıyla evliydi.
Bu orkestrayı tiran gibi yöneten şef, acaba nasıl bir kayınpederdi? Şimdi elimin altında olmayan büyük bir kitapta buna dair notlar vardı, adı ‘Maestro’ydu.
Toscanini’nin bizim müzik tarihimiz açısından da önemi var.
Maestro’nun Roma’daki cenaze töreninde Giuseppe Verdi’nin Requiem’i icra edilmiş.
Eserdeki soprano partisini de Diva Leyla Gencer okumuş. Zeynep Oral’ın büyük sanatçı üzerine yazdığı kitaptan aldım bu bilgiyi.
Ve onu Maria Callas da dinlemiş. Sonradan Leyla Gencer ile birlikte çalışacak olan besteci, eleştirmen, orkestra şefi Gianandrea Gavazzeni’ye ‘Kimdir bu?’ diye sormuş.
Kuşaklardan kuşağa sanatın, edebiyatın, müziğin devredilmesi, güzel, gönülden bir nöbet gibi geliyor bana.
* * *
SANATIN yarattığı çağrışımın gücünü düşünüyorum bir kez daha.
Bir konserden bütün müzik dünyasını kaplayan anılara, kişilere, eserlere bir yolculuk.