Bir kitap niçin yazılır?

Onur Akdoğu’nun hazırladığı Bir Başkaldırı Öyküsü Zeybekler adlı üç ciltlik kitabın Önsöz’ündeki bir paragraf dikkatimi çekti. Yazar arka kapağa da bu paragrafı almış.

Birçok yazar neden o kitabı yazdığı konusunda, bir açıklama, bir gerekçe ileri sürebilir, bu bana değişik ve özgün geldi: "Geçmişte haksızlık ve yanlışlıklara sürekli başkaldıran biri olarak çok acı çektim. Belki de bu karakterim nedeniyle zeybeklerle bir bakıma özdeşleştim. Onları daha iyi anladım. Umudum o ki, bu kitap, Türk Tarihi’nde başkaldırının kilometre taşları olan zeybeklerin okuyanlarca da daha derinden anlaşılmasını sağlayacaktır. Bunun sonucunda okuyucu içine düştüğü hüzünden yine bu kitapta tamamını bulacağı zeybeklerin ve zeybek kültürünün yarattığı ezgilerle birlikte belki daha da hüznün derinliklerine düşecek, belki de coşkunun doruğuna çıkacaktır."

Birinci cildin 1. bölümündeki konu başlığı, sanırım kitabın daha sonraki okumaları için genel bilgiyi içermektedir: "Zeybek, Efe, Kızan ve Seymen Kelimeleri."

Akdoğu,
değişik kişilerin görüşlerini sergileyerek, okura bir tartışma ortamı açıyor. Kitap, hem uzmanlar hem de benim gibi hobisi müzik olanlar için yararlanılacak bir kaynak çalışma.

*

Zeybeklerde Sosyal Düzen ve Yaşam
ve Zeybek Konulu Plaklar benim merakla okuduğum bölümlerden ikisi.

Zeybek sözü geçtiğinde, özsözlere bile geçen Kızan Kelimesinin Anlamı başlıklı bölümden açıklamaları aktarıyorum: "Kızan kelimesinin içerdiği anlamla ilgili olarak, zeybek ve efe kelimelerinde olduğu gibi bir tartışma yoktur. Günümüzde de kullanılan bu kelime, özellikle BatıAnadolu’da, ’çocuk, erkek çocuk, delikanlı’ anlamlarında kullanılmıştır ve hálá kullanılmaktadır. Batı Anadolu’nun bazı yörelerinde ise, örneğin; Nazilli, Demirci ve Milas’ta, ’kız çocuk’ anlamında da kullanıldığını görmekteyiz. Dolayısıyla kızan, efe için, beslenmesi, giydirilmesi, gerekirse evlendirilmesi ve yetiştirilmesi gereken bir kişidir.

Zeybek ve efe kelimesiyle ilgili olarak, kızan, bir bakıma askerlikteki ’er’ gibidir ve efenin yanında bulunan zeybeklerin genel adıdır. Kuşkusuz ki, efe-zeybek (kızan) hiyerarşisi içinde, efe, tüm zeybeklerin komutanıdır."

İkinci cilt, Müzik Türü Olarak Zeybek adını taşıyor, burada açıklamalar, notlarla birlikte notalar yer alıyor.

Üçüncü ciltte de, Zeybek Ezgilerinin Türsel, Makamsal ve Yöresel Dağılımları, size zeybeklerin coğrafyasını gösterecek.

Onur Akdoğu’nun çalışması, ilgililer için zengin malzemeli bir çalışma.

ZEYBEK KÜLTÜRÜ VE MÜZİĞİ KİTABINDAN

KİTABIN HAZIRLANMA AMACI

Anadolu’nun Ege Denizi ve Akdeniz kıyıları boyunca uzanan dağlık kesimlerinde-bugünkü Aydın, Muğla, Manisa, İzmir ve Denizli illerinin yer aldığı bölge- yaklaşık olarak XVIII. yüzyıldan, XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan dönemde yaşamış bir "eşkıya" topluluğu olan "zeybek"ler; kültürleri ve müzikleriyle, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Araştırmanın ana amaçlarından biri; Batı Anadolu bölgesinin geleneksel kültürünün gelişiminde etkili olan, günümüzde bölge insanlarının gündelik yaşamlarında ve birbirleriyle iletişimlerinde önemli bir yer tutan "efe", "zeybek" ve "kızan" kültürünün incelenmesidir. Zeybekler kimdir? Zeybeklik nedir? Toplumsal, ekonomik ve kültürel bağlamda zeybekliği geliştiren koşullar neler olmuştur? Cumhuriyet’le birlikte, zeybeklik nasıl bir dönüşüme uğramıştır?

Diğer bir amacımız ise, zeybek müziğinin araştırılması ve analizidir. Bu insanlara özgü olduğu düşünülen müziğin-çoğu kez müzikle bir arada düşünülmesi gereken dansın- "nasıl" bir müzik ve dans olduğu; olgunun günümüzdeki sosyokültürel niteliğinin ne olduğu ve müzik kültürünün ne şekilde bir gelişme gösterdiği yönündeki soru ve düşünceler, konuya ilişkin araştırma ve çözümleme çabalarının başlıca çerçevesini oluşturuyor.

SAĞIN ZEYBEĞİ, SOLUN ZEYBEĞİ

Cumhuriyet Dönemi, zeybekliğin fiilen sona erdirildiği dönem olmuştur. Ancak bu süreç, zeybeklerin kültürel özellikleriyle öne çıkarıldıkları bir dönem olması bakımından da büyük bir önem taşımaktadır. Cumhuriyet’in başlangıç yıllarında, çeteler ve dolayısıyla zeybeklik ortadan kaldırılmış; zeybeklerin liderleri durumundaki efeler, birer milli kahraman olarak anlatılmaya başlanmıştır. Bu dönemde, zeybekler ve destansı yaşamları etrafında, özellikle edebiyat, tiyatro ve sinema alanlarında, çok sayıda eser verildiği görülür. Ayrıca kimi belgesel, tarihi anlatı ya da tarihi roman türünde eserlerin, farklı ideolojik çerçeveler içinde, zeybekleri birer figür olarak ele aldıklarına tanık olunmaktadır. Sözgelimi toplumcu çizgideki yazarlar, zeybekleri "sosyal eşkıya" olarak değerlendiren eserler ortaya koyarlarken (Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Orhan Asena v.b.) milliyetçi çizgide eserler veren yazarlar da, efeleri Türklük şuuru ve gururu içinde, "vatan"ı savunan kahramanlar olarak yorumlamışlardır (Murat Sertoğlu, Şeref Üsküp v.b.). Dolayısıyla cumhuriyet dönemi, milliyetçilik, toplumculuk gibi çeşitli ideolojik yaklaşımların, zeybeklere ilgi duyduğu ve kendi yorumlayışları içinde, zeybeklere kimi değerler atfedilen bir dönem olarak öne çıkmaktadır.

BİR BAŞKALDIRI ÖYKÜSÜ ZEYBEKLER KİTABINDAN

KAMALI EFE (türküsü)

Aradılar sordular

Birgi’çinde buldular

İnce tuzak kurdular / yar fidan boylum

Kamalı’yı vurdular



Bahçelerde kalem var

Arkamızdangelen var

Kalkın gidelim efeler / yar fidan boylum

İçimizde ölen var

İzmirin kavakları

Dökülür yaprakları

Bana Çakınor derler / yar fidan boylum

Yakarım konakları



Selvi senden uzun yok

Yaprağında gözüm yok

Kamalı da zeybek vurulmuş

Çakırca’ya sözüm yok

OSMANLI’NIN EŞKIYASINDAN

CUMHURİYET’İN MİLLİ KAHRAMANINA


Okan Murat Öztürk’ün Zeybek Kültürü ve Müziği incelemesi, zeybek kavramının tarihi süreç içinde geçirdiği değişimin algılanması konusunda verdiği bilgi, Milli Mücadele yıllarında eşkıya sayılan, belli bir disipline sahip olmayan zeybeklerin, efelerin, cumhuriyette kazandığı kimliği anlatan bölüm, zeybekliği tarihsel süreç içerisinde oldukça başarılı değerlendirirken, okuyanlar sanırım geçmişten bugüne getirilmiş bu yorumla çok şey öğreneceklerdir.

Öztürk, hatta bunların nasıl milli kahraman mertebesine yükseldiğini de vurgulamaktadır.

Zeybeklerin kimlik sınıflaması, kitabın önemli bölümlerinden biri.

Kimlik, Kişilik ve İmge Olarak Zeybekler bölümünde, yazılı kaynaklardaki zeybek imgelerini okursanız, sanırım bu kavrama yeni boyut, yeni bakış açıları katacaksınız. O zaman da farklı bir zeybek imgesini öğreneceksiniz.

Charles Texier gibi yabancıların yanı sıra Osman Hamdi Bey’den Ahmet Vefik Paşa’ya, Rıza Tevfik’ten Halikarnas Balıkçısı’na kadar birçok ünlünün ne söylediğini okuyacaksınız.

Öztürk, zeybek kimliğini tarihi süreç içinde ele alırken, bununla paralel olarak, sosyal ve siyasal değişimleri de söz konusu ediyor, yani bunların izdüşümünde zeybekliği ele alarak, onu soyutlamak yerine, zeybek merkezli değerlendiriyor. Yerel müzikçiler doğrusu, önemli bilgiler içeriyor.

*

Zeybek Ezgileri ve Makam Olgusu: Kavramsal Yaklaşım
’da Rauf Yekta’dan diğer ünlü müzisyenlere kadar görüşlerin yer aldığı sayfalar, oldukça bilgilendirici ve açıklayıcı.

Bunları okuyunca, ayrıca zeybek müziği konusunda değişik düşünceleri, yorumları değerlendirerek, onları dinlerken de bilinçli bir dinleyici kişiliği kazanıyoruz.

Öztürk, adı çok geçen, günlük dilde kullanılan zeybek kimliği, kavramı hakkında, aslında yüzeysel bir bilgiye sahip olduğumuzu bu kitapla kanıtlıyor.

Doğrusu, müzikçiler, müzikologlar kadar belki onlardan çok müzik meraklılarının okuması gereken bir kitap. Sadece müzik meraklılarının da değil, belki antropologlar ve sosyologlar veya bu konulara ilgi duyanlar da okumalı.

Osmanlı’dan Cumhuriyet tarihine çekilen çizgide zeybekliği, müziğiyle, yaşama biçimiyle dünü bugünüyle öğreneceğiniz bir inceleme.

Sadece bir müzik kitabı değil, cumhuriyet Türkiye’sinin kültür tarihine müzikli bir yaklaşım.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Tarih FelsefesiHaz.: Doğan Özlem-Güçlü AteşoğluDoğubatı

Duvarın ÖtesindeNicholas Shakespeare Doğan

Nezihe Muhpiddin Bütün Eserleri 4Haz.: Yaprak ZihnioğluKitap

Kadınsız ErkeklerHemingwayBilgi

Yara FalıZeynep UzunbayDünya
Yazarın Tüm Yazıları