Paylaş
İstanbul Film Festivali'nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü verilen Amerikalı ünlü fotoğrafçı ve sinema yönetmeni Jerry Schatzberg'i Şakir Eczacıbaşı ödül töreninden sonra Çiçek Bar'a götürmüş. İstanbul'u, İstanbulluyu tanıyan Schatzberg, ‘‘Ömrüm New York'ta geçti, o şehri çok severim. Bir gün New York'u terk etmek zorunda kalırsam yaşayacağım şehir İstanbul'dur,’’ demiş.
Şöhretin Bedeli'nin, Esrar Bitti'nin, Altın Palmiye'li Korkuluk'un yaratıcısı Schatzberg'in fotoğraflarından oluşan sergi, Teşvikiye'deki Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nde açıldı.
Cumartesi sabahı galeride; Ara Güler, Festival'de Onur Ödülü alan İranlı yönetmen Abbas Kiarostami, Şakir Eczacıbaşı ve Schatzberg buluşmuşlar, sonucu merak ediyorum, çünkü hepsi birbirinin fotoğrafını çekmiş. Sanırım, ellerinde fotoğraf makinesi bulunan bir ünlüler albümü çıkacak ortaya.
Ödüllerin dağıtılduğu tören gecesinde tiyatro dünyasının iki ünlü ve saygın adı, sunuculuk yaptı: Defne Halman ve Halûk Bilginer.
İkisi de iyi ingilizceleriyle ve temiz türkçeleriyle, gecenin güzel geçmesini sağladılar. Sahne sade ve alımlıydı, konuşmalar kısaydı. Sunucular, gözümüzü ve kulağımızı rahatsız etmediler, sözümona esprilerle de canımızı sıkmadılar. Halman ve Bilginer, bu performanslarıyla uluslararası değerde bütün ödülleri sunabilirler. Hatta Oscar'ı bile.
Yalnız salondakiler değil, aşağı yukarı 10 milyon kişi de bu töreni TRT 2'nin salondan bütün Türkiye'ye yaptığı canlı yayın sayesinde izledi.
* * *
BAZI kimselerin ispatlanmayan iddiaları vardır: Halkla aydınların arası kopuktur, derler. İkisini birbirine karşıt birer kitle gibi gösterirler,kö tü eserlerini, işlerini bağışlatmak için.
Hayır, dün gece bunun böyle olmadığı bir kez daha ispatlandı.
Eleştirmenlerin, sanatçıların oylarıyla Yeşim Ustaoğlu'nun Güneşe Yolculuk filmi ödül aldı. Hürriyet Halk Jürisi Ödülü de bu doğrultudaydı.
Akıl için yol birdir, sözünü, zevk için oy birdir, diye değiştirebiliriz. Hürriyet Halk Jürisi Ödülü'nün diğerini de Kutluğ Ataman'ın Lola ve Bilidikid'i kazandı.
Törene Ertuğrul Özkök ile birlikte gittik. O, Hürriyet'in ödülünü vermeye geldi. Yeşim Ustaoğlu'ya ödülünü verip, konuşmasını yaptı ve elini sıktı. Sonra yanıma döndüğünde ilgi çekici bir saptamada bulunmuştu:
'Elini sıkarken eli titriyordu. Heyecandan eli titremeyen biri nasıl bu güzellikleri yaratır.'
* * *
ŞİMDİ festivalde kaçırdığımız bazı filmleri görmeye sinemaya koşacağız.
Gümüş Ekran'ın büyüsü bizim hayatımızı her zaman yönlendirecek.
Paylaş