Paylaş
Nihat Ateş, Tülin Dursun, Mario Levi, Zeynep Oral, Ahmet Erözenci, Sabri Kuşkonmaz ve Halil İbrahim Özcan yer alıyordu bu fotoğrafta. Onları bütün ülke tanıyor aslında...
Fazıl Say’ı destekledikleri için, bir ihbar üzerine, savcılığa çağrılmışlar.
Geçtiğimiz sene sosyal paylaşım sitesi Twitter’da paylaştığı bir alıntı yüzünden Fazıl Say mahkemeye verildi, hakkında dava açıldı.
Uluslararası üne sahip piyanist ve bestecinin sorgulanması, ki böyle bir üne sahip olmasa bile, sadece kendi fikrini dile getirdiği için sorgulanması, özgür ve demokrat ülkelerde doğal sayılmıyor. Sayılmamalıdır da!
Ayrıca Fazıl Say’ın savcılığa sunulan iddianamedeki gibi bir amaç gütmediğini, sanatçıyı tanıyanlar bilir.
Bir gerçeği tekrarlamakta yarar var. Sanatçı, toplumsal ve siyasi durumları eleştirebilir.
Bugünün ötesini görenleri, söyledikleri sözlerden dolayı yargılamak, bir ülkenin yarınlarının yaratıcı kaynağını kurutmak demektir.
Üstelik, bestelerine baktığımız zaman, ülkesini seven, onun kültürel birikimini müziğe geçiren ve gerek müzikal olarak, gerek diğer yönlerden gelişmesine katkıda bulunan bir sanatçının bu tavrını böyle yorumlamak gerekir.
Sanatçının eleştiri hakkını kullanmasını, dar hukuk açısından değerlendirmemeliyiz!
* * *
FAZIL SAY’a açılan dava sonrasında da PEN gibi uluslararası bir yazar örgütünün, sanatçının düşüncesini özgürce söyleme hakkını savunması da gayet doğaldır. Hatta kanaatimce PEN’in görevleri arasındadır. Yönetimde olanlar bunu yapmasalardı, şahsen onları göreve çağırmak gerekirdi.
PEN Türkiye’nin Fazıl Say’a destek için yazdığı bildiriyi okuyalım önce: “Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi olarak, değerli besteci ve piyanistimiz Fazıl Say’ın mahkemeye sevk edilmesini dehşetle karşılıyor, kuvvetle kınıyoruz. Dünya kamuoyu Türkiye’deki faşist gelişmeler karşısında alarma geçmiş durumdadır”.
İşte bu açıklama sonrası, söz konusu açıklamada imzası bulunan isimler de ifadesi alınmak üzere savcılığa çağrıldılar. Çünkü ‘Türklüğü ve devlet organlarını aşağılama suçu’ndan savcılığa verilmişlerdi.
Fotoğrafta yer alan yazarların savcılığa çağrılması üzerine, PEN Uluslararası Başkanı John Ralston Saul imzasıyla bir bildiri daha yayımlandı. Bildiride sanatçıya ve yazarlara destek olurken meselenin kabul edilemez olduğunu dile getiriyor:
“Bu soruşturma, ülkedeki meslektaşları tarafından seçilerek görevlendirilen PEN Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır. Üstelik, yapılmakta olan suçlama, uluslararası ifade özgürlüğü standartları düşünüldüğünde kendisinin de var olmaması gereken bir yasanın yanlış yorumlanması sonucu oluşmuştur. PEN Türkiye Başkanı yakın geçmişte oluşturulan ve Türkiye’deki ifade özgürlüğü kısıtlamalarıyla ilgili kaygılarını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ileten Uluslararası PEN Heyeti’nin de resmi bir üyesidir.”
* * *
DİLERİM, Fazıl Say aklansın. PEN Yönetim Kurulu üyeleri hakkında açılan/açılması düşünülen soruşturma olmasın. Türkiye’de sanatın, sanatçının özgürlüğü böylece tescil edilsin. Çünkü onların özgürlüğü hepimizin özgürlüğüdür.
Paylaş