Paylaş
‘BEYOĞLU tarihini anlatıyor' başlıklı yazımı okuduktan sonra, dün Vitali Hakko telefon etti.
Yazımın Beyoğlu Müzesi ile ilgili bölümü onu heyecanlandırmış. Bilirim Vitali Hakko'yu. Beyoğlu üzerine yazılan tek bir satır bile onu hayallere götürür, gerçekleşmesi için teşebbüse geçer.
Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin Hanımlar Komitesi her toplantıda, bu müzenin kurulmasını gündeme getirir, fakat yönetim kurulu daha acil işler var, deyip ertelermiş.
Hanımların haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Beyoğlu sergisinden, Beyoğlu Müzesi önerisinden sonra Vitali Hakko, önümüzdeki günlerde bunu gündeme getirecek. Önerimi Beyoğlu Güzelleştirme Derneği'nin toplantısına getirmesi, beni sevindirdi.
Kısacası Beyoğlu Müzesi için ilk ciddi adım atılacak. Şüpheleri olmasın, bütün İstanbullular bu projenin gerçekleşmesi için seferber olurlar.
Şehir müzelerinin beni çeken yanları, şimdi ile geçmiş arasındaki kültürel bağı kurmalarından ileri gelir.
O şehrin yarını üzerine de bir ufka sahip olabilirim.
Gezdiğim şehrin özelliklerini, ünlü sakinlerini, kültürel grafiğini öğrenince, sanki orada uzun süre yaşayanlardan biri gibi hissederim kendimi.
Beyoğlu Müzesi'nin kendine özgülüğü, bence hiç bir şehir ve bölge müzesine benzemeyecektir.
Değişik grupların, azınlıkların yaşadığı bu kozmopolit semtteki tarihi zenginlik hiç bir yerde bulunmaz.
Türk, Rum, Musevi, Ermeni, Beyoğlu yurttaşlarının, Beyoğlu tarihi içindeki etkileri, karşılıklı etkileşimleri bu müze aracılığıyla aktarılacaktır.
Beyoğlu Belediyesi'nin, Büyükşehir Belediyesi'nin, Kültür Bakanlığı'nın yakın tarihimizdeki insan kültürü unsurunu aydınlatacak müze için kolları sıvayacaklarına inanıyorum.
Beyoğlu'nun değişimi de o müzeden izlenebilecektir.
Müzede ünlülerin yaşadığı binalar, semtler, Osmanlıdan Cumuhuriyete gelen yaşama biçimi, bence bugünümüzü de biçimlendirecek, renklendirecektir.
O müzede Boter Apartmanı'nın öyküsünü, Narmanlı Yurdu'nda oturan Ahmet Hamdi Tanpınar'ı bulacağız.
* * *
BEYOĞLU, ekim ayının ortalarına doğru bir tango şenliği gecesi yaşayacak.
Çiçek Pasajı'nda Ertuğrul Sevsay'ın Avrupa'nın ilk tipik tango orkestrası olan Band-O-Neon Orkestrası'nın çaldığı tangolar Beyoğlu'nda yankılanacak, isteyen de dans edecek.
Dansa davet.
O gece çalınacaklar bir CD'de buluştu.
Beyoğlu'nu biçimlendirmek, canlandırmak istiyorsak, eski Beyoğlu'ya özlem duyuyorsak, bu tür etkinlikleri çoğaltmalıyız. Başka seslerin de kulaklarımızda çınlamasını sağlamalıyız.
Çok sevilen eski Türkçe tangoları (1925-1955) ve Arjantin tangolarını özgün icrayla bu CD'den dinleyeceğiz.
İsteyen istediği kadar tango yapabilecek. İstiklal Caddesi'nde çiftlere rastlayabilirsiniz o gece.
Yıllar öncesini anımsadım. Paris'te, Güzin ile Abidin Dino'nun evindeyim. Tatlı yorgunluklarından söz ediyorlar. Bir gece önce Milva'nın tangolarıyla sokaklarda dans etmişler.
Ne güzel...
Eğer tarih değişmezse, 15-16 Ekim akşamı dans edeceğiz.
Kimdir Ertuğrul Sevsay?
Band-O-Neon Orkestrası'nın şefi Ertuğrul Sevsay, tıp doktoru. 1977 yılında dört yıl İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası'nın şefliğini yapmış.
Sonra müziğe ilgisini Viyana Müzik Üniversitesi'nde geliştirmiş.
Arjantin'de kaldığı dönemde bandoneon öğrenmiş.
Halen Viyana ve Miami'de öğretim üyeliğini sürdürüyor.
* * *
BEYOĞLU'nun estetiğine müzikle, müzeyle katkıda bulunan herkesi desteklemek hemşehrilik görevinin başında geliyor.
Paylaş