Paylaş
BAZI orkestraların efsanesi kulaktan kulağa büyüyerek ulaşır. Bunlardan biri de Berlin Filarmoni Orkestrası'dır.
Şef tayininden tutun da, turnelerine kadar her şeyi haber olur.
Şimdi şef Claudio Abbado, 2002 yılından itibaren de Birmingham Senfoni Orkestarsı'nın başarılı şefi Simon Rattle değneyi alacak. Orkestra elemanlarının oyuyla kazandı bu yeri.
Türk dinleyicisi ilk kez bu ünlü orkestrayı İstanbul'da dinleyebildi.
Olağanüstü paralar gerektirdiği için böyle bir orkestrayı Türk sponsorların getirtmesi hayal bile edilemez.
Daimler Chrysler gibi uluslararası çapta bir şirketin girişimi olmasaydı gene dinleyemeyecektik.
Onlara teşekkür borçluyuz.
Uluslararası İstanbul Müzik Festivali sayesinde dünyanın birçok sayılı orkestrasını, solistini dinledik.
Aya İrini artık büyülü bir müzik mekánı olarak tescil edildi.
Böyle bir tescilde Uluslararası İstanbul Müzik Festivali'nin rolünü bir kez daha burada hatırlatmak gerekiyor.
Olur olmaz mankenlik yarışmalarının burada yapılmasına karşı durmuştum, Kültür Bakanlığı da bu hususa özen gösteriyor.
Tarihi mekánlardaki konserlerin, dinleyici üzerindeki etkisini bütün festivaller kullanıyor.
Aya İrini'den naklen yayın, Türkiye'nin, Bizans'tan bu yana değişik kültürlerin bir arada yaşadığı bir dünya ülkesi olduğunu ispatlama yolunda dünyaya kanıtlar sunuyor.
* * *
BERLİN FİLARMONİ'yi daha önce iki kez dinledim.
Bir kez Herbert von Karajan yönetiminde, Mozart'ın başyapıtlarından Requiem'i seslendirmişlerdi.
Vatikan'daki icra, televizyondan naklen yayınlandı, ben de Roma'da bunu sevgili kardeşim Mehmet Demirel'le birlikte izlemiştim.
Herbert von Karajan'ın hastalığının ilerlediği bir dönemdeydi, taburede oturuyor, zaman zaman o da sesiyle katılıyordu. Sanki kendisi için söylüyordu.
Orkestrayı kendi salonunda dinlediğimde, daha Berlin Duvarı yıkılmamıştı. Riccardo Muti yönetiminde Beethoven'ın 5. Senfoni'sini çalmışlardı.
Kendi salonu olan bir orkestra.
Aya İrini'de konseri dinlerken, gene konser salonuna duyduğumuz gereksinim, bilinçaltımda kendini hissettiriyordu.
Ayazağa'daki İstanbul Kongre ve Kültür Merkezi'nin durumu hálá ortada.
Piyanist, müzik eleştirmeni Filiz Ali'yle karşılaştım konserde. Güç beğenir Filiz Ali, mükemmel sözüyle yargısını özetliyordu.
Önemli bir gerçeği vurguluyordu Filiz Ali, işte bir müzik geleneği, yüzyılı aşan bir gelenek.
Haydn'ın senfonisinin, Mozart'ın flüt konçertosunun icrası elbet çok güzeldi ama ben orkestranın kalitesini Hector Berlioz'un Fantastik Senfoni'sini dinlerken daha çok fark ettim.
Emmanuel Pahud genç bir flütçü.
Evin İlyasoğlu da şef Mariss Janson'u çok beğenmiş.
Yalnız Aya İrini'nin akustiğinden müzikçiler yakınıyor.
Yanımızdakini duyamıyoruz, diyorlarmış.
Kimilerine göre buranın akustiği düzenlenebilirmiş.
* * *
İSTANBUL'da Berlin Filarmoni'yi hele bugünlerde dinlemek Yahya Kemal'in dediği gibi, ‘‘bir mihnetin sonunda teselli kadar iyi’’ geliyor insana.
Paylaş